ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Tanışmaktan onur ve şeref duyduğum rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu na Allahtan gani gani rahmet diliyorum. Bir sözü hiç aklımdan çıkmiyor. ‘ Meğer bizim tarlayı başkaları sürmüş’ demişti. Evet, tarlalarımızı uzun yıllardır başkalarına sürdürdük. Başkaları da dediğimiz yabancılar değildi. ‘Kendi içimizden olan’ eto ya ,çeto ya, feto ya icara verdik tarlalarımızı.
Çok verimli tarlasını, kimimiz parası olmadığından ekip biçemediği için, kimimiz ise verimsiz taşlık tarlasını, bu tarladan bana hayır gelmez diye üç beş kuruşa icara verdi. İcara verdiğimiz kişi veya kişiler ise mal sahiplerinin güvenini kazanmak için milli duygularımızı da kullanarak, hem rayiç bedelden daha güzel imkan ve verim sağlamış, hem de devletin her köşesindeki, hatta daha ileri giderek en mahrem tarlalarını da sürdüğünü refarans göstererek güven kazanmıştır.
Kim tarlasını köyde düşman ve kavgalı olduğu birine kiraya verir ki. Ama nerden bilebiliriz ki, bu ihanet cephesinin arkasındaki güç AB ve ABD deki, güçlü Türkiyeden korkan ve istemeyen dost görünümlü düşmanlarımız imiş. Bunu farketmekte çok geç kalmışız.
Elbette ki ihaneti farketmek öncelikle devletin görevi idi. 40 yıldır ülkemizdeki maşaları ile sürdükleri tarlalarımızda yetiştirdikleri ağaçlar büyümüş meyve vermeye, bir şekilde gelir getirmeye başlamıştı. Bu tarlaların meyvelerinin zehirli ve zararlı olduğunu bilmek en öncelikle devletin kendi görevi idi. 2009 yılında tamamıyle farkedilen zehirli Fetö terör örgütü belki çok geç kalınmış olmakla birlikte, aslında gelecek için çok erken bir tespit olmuştur.
Bu çok büyük bir mücadelenin de başlangıcı olmasına rağmen ülkede sırf siyası ikbal için milli duruş sergilemekten kaçınan kişilerin olduğunuda görmekten üzüntü duymaktayız. Bu örgütün arkasındaki güçleri görmezden gelip siyası gelecek için ülkesini devletini oraya buraya şikayet edip jurnallemek ihanetin bir başka boyutudur. Sürdüğü her tarlaya zehrini akıtarak artık bu topraklara uygun yerli ve milli bir ürün alınamaz hale getirmiş olan bu ihanet çetesi özellikle de en verimli topraklarımızı zehirlemiştir.
15 temmuz 2016 sonrasında bu millet topyekün elbirliği ile zehirlenmiş topraklarını yeniden temizleyip yararlı hale getirmeye çalışıyor. Kurtuluş savaşında ve Milli Mücadele dönemlerinde Bu topraklarda yaşayan herkes etnik kimlik gözetmeksizin milli bir duruş sergileyip Gazi Atatürk’ün yaninda durmuş ve çok zorlu bir süreçten geçilerek Turkiye Cumhuriyeti ni kurmuşlardır. Türk, kürt,laz çerkez ayrımı yapılmadan Milli Birlik oluşturularak, tarlalarını sürmek isteyen dost görünümlü düşmanlara karşı dik durmuşlardır.
Bende bu günleri, Milli Mücadele dönemlerinden, Kurtuluş Savaşı döneminden farklı görmeyenlerdenim.
Gün birlik ve Milli Mücadeleye katılma günüdür.
Bir yüz yıl sonra da, torunlarımız bizden iftiharla bahsetsin istemez misiniz?..