ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Mezar taşlarına insanların hikayelerini yazabilseler hepimiz bir ömrü birbirinin aynı olmayan ancak hepimize iletilen yolda yürümenin sırrının aynı olduğunu anlardık.
Bir şafak vakti, dağ güneşin büyüklüğünden, hikaye ise küçüklüğünden utanmıştı belki.
Bir şafakta o şafağın aydınlanmasından sonra aynı şafağın kararmasını görmektir hayat belki,
Şafak vakti sabah ezanlarında namaz eda ederken dualar etmektir, asıl insan olmak.
Bir şafak derde düşen, dermanını da o şafak vaktiyle bulur elbet.
Neydi ki bu hayatın parolası?
unutulmaz bir tarihin rakamları, yanına bir karakter, bir de tek harften oluşan dert yüklü bir gemi gibi yüreklerimizde olsa, az da olsa nefesinizi tüketeceğiniz tebessümü yüzünden düşürmemek…
Oturup türkü dinlemek varken, bazen türküleri utandıracak sözler dinlemişseniz eğer,
İnsanlığı bozan haller de varmış dersiniz bir gün.
O çok yakışıklı yüreğe yakışmayan yakışıksız sözler, artık saza aykırı gelmiştir.
Varsın ölü bir yürek bıraksın bize emanet, diriltmeye ne sözler söylense de toprak atarsın artık üstüne.
Öyle bir mezar taşı okudum bugün,
Bir şafak vaktiydi tam sabah ezanı okunmak üzere, güneş ışığını hani yavaş yavaş göstermek için çabalar ya o vakit işte, heybesinde bulmuş birkaç karaladığı yazıyı.
Yüreği mezar taşı anlaşıldı, yazılanlar ise yüreğini mezara taşıdı…
Şimdi mekanı cennet ve başucunda bir koku var ceviz ağacı kokmakta artık dünyası.