ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Â
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Merhaba, ilk olarak kendiniz hakkında bizi biraz bilgilendirebilir misiniz?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Temel bilimler ile mühendisliği, kuramsal bilgi ile uygulamayı birleştirmiş olan araştırmacı bir akademisyenim. Eğitim hayatım; teknik lise elektrik bölümü, ODTÜ Fizik Bölümü lisans, BUÜ Fizik Bölümü yüksek lisans, Cardiff Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü ilk doktora ve son olarak BUÜ Fizik Bölümü ikinci doktora şeklinde oldu. 2003 yılında ise profesör oldum. Cardiff’te aldığım doktora sonrası eğitim ve çeşitli ulusal-uluslararası sanayi işbirliği projeleri ile araştırmalarım zenginleşerek çok boyutlu bir duruma geldi. Yurt dışında kaldığım süre içinde, alanımdaki araştırmaları güncel olarak takip edip uyguladım ve bilime katkıda bulundum, yurda döndüğümde dünyadaki yeni gelişmeleri araştırma, inceleme ve uygulama fırsatını buldum. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerim ile birlikte alanımızdaki güncel aynı zamanda orijinal araştırmaları yaparak söz konusu çalışmaları bilime, tez ve bilimsel araştırma makalesi olarak kazandırdık. Ayrıca araştırmalarımızı çeşitli projeler ile destekledik.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Bir akademisyen olarak, bilim alanında yazılı bir eser üretmek sizin için ne anlam ifade ediyor?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: 36 yıllık akademik hayatımda, uzmanlık alanımda sahip olduğum bilgi birikimini bizden sonraki kuşaklara aktarmak gerektiğini düşündüm. Bu alanda Türkçe yeterli kaynak yok denebilecek kadar az olduğundan, yabancı kaynaklar olmasına rağmen ve herkesin de yeterli yabancı dili olmayabileceğini düşünerek, bildiklerimin Türkçe yazılı bir eser olarak kalmasını istedim. Yazdığım kitaplar birebir tercüme olmadı. Yazacağım konu hakkında yaygın olarak kullanılan uluslararası kaynakları inceleyip, o konuyu en iyi ifade edecek şekilde kendi değerlendirmelerim ile açıkladım. Böylece eserlerimi kolay anlaşılabilir şekilde yazdım. Ayrıca, var olan Türkçe karşılık kelimeleri kullandım, karşılığı olmayan yabancı kelimeler için anlaşılabilir ve doğru Türkçe karşılıklar ürettim. Böylece manyetizma konusunda Türkçe literatürün oluşmasına katkıda bulundum. Bizden sonraki kuşaklar rahatça Türkçe olarak bu konuları anlayabilir ve öğrenebilirler.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Hayatınızda en fazla iz bırakan olay veya durum nedir?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Tamamladığım ikinci doktora benim için oldukça önemli oldu. 2008 yılından itibaren çalıştığımız termoelektrik konusunda kuramsal ve uygulama olarak çok önemli sonuçlara ulaştık. Örnek vermek gerekirse, elde ettiğimiz araştırma sonuçlarına göre çok verimli elektrik üreten güneş hücreleri ve termoelektrik soğutucular, işlem kapasitesi çok yüksek ve hızlı bilgisayarlar yapılabilir. Bu sonuçların bizden sonraki kuşakların hayatında kolaylıklar sağlayacağını düşünüyorum.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Kitaplarınızı nasıl yazmaya karar verdiniz? Kitaplarınızın içeriğinden biraz bahseder misiniz?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Hayat ve madde bir hücre ile başlıyor. Bu hücreyi oluşturan atomlar, çekirdek ve elektronlardan oluşur. Farklı elektrik yüklerine sahip çekirdek ve elektronlar elektrik alanını, hareketli elektronlar manyetik alanı ve ikisi birden elektromanyetik alanı oluştururlar. Demek ki elektromanyetik alan hayatın bir parçası ve vazgeçilmezidir. Böylece aslında manyetizmayı anlamak hayatı ve maddeyi anlamak demektir. Duyu organlarımızla anlayamadığımız manyetik alan zaten hep bizimle, yaşantımızda etkilerini, örneğin güvenlik ve sağlık sistemleri, haberleşme, alış-veriş, teknolojik cihazlar gibi her yerde daima yaşıyoruz. Kitaplarımda manyetizmayı, manyetik alanları, manyetik maddeleri ve onların kullanıldığı uygulama alanlarını, ayrıca manyetik alanın nasıl algılanabileceğini anlatmayı çalıştım.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Benim çalışma şeklim; örneğin bugün iki saat boş zamanım var oturup kitabımın beş sayfasını yazayım şeklinde olmaz. Yazmakta olduğum konuya yoğunlaşmam gerekli, bu günlerce sürebilir. İncelenen onlarca kaynak ile konuyu önce hafızada canlandırmalı ve bütünleştirmeli, gerekirse uyumadan önce değerlendirmeler yapmalı, ne nasıl yazılacağı kesinleştikten sonra, günlerce bu değerlendirmeleri yazmalıdır. Yazarken mutlak sessizlik gerekir, çünkü yazarken adeta yazdıklarım ile yaşıyor gibi hissederim. Bu arada da hiç bir şey yapmam, bazen düşünmek istediğimde belki bir fincan çay veya kahve ile ara verebilirim.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Bir yazar için zaman ne demektir?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Zaman, kaybettiğimiz en önemli kavramdır. Çünkü bir kez yaşadığınız bir zamana asla tekrar geri dönemezsiniz, artık o an bitmiştir. Bu sebeple; yaşanan anları mümkün olduğunca verimli, kişinin mutluluğunu, huzurunu arttıracak, gelecek hayatında güzellikler olacak ve iz bırakacak şekilde kullanması en doğrusudur.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Günlük hayat kaleminizi nasıl etkiliyor?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Tabi hayatınızda yaşanan diğer olaylar var. Bu olaylar ne kadar çok genişliyorsa yazmaya ayrılan zaman o kadar azalıyor demektir. Hayatın düzenli olması, kişinin huzurlu ve mutlu olması, yazmak için ayırdığı zamanın artmasını ve yazdıklarının kaliteli olmasını sağlıyor.
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Ufukta yeni bir kitap var mı?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Şimdiye kadar iki kitap yazdım; Manyetizma ve Manyetik Algılayıcılar. Bu kitapları yazmak günlük işlerin ve olayların dışında olduğundan altı yıldan fazla zamanımı aldı. Ancak önce de bahsettiğim gibi, devletimizin bana sağladığı imkanlarla yetişen bir akademisyen olarak bilginin gelecek kuşaklara aktarılmasına, ülkemizin bilim ve teknolojide ilerlemesine, milletimizin yaşam standardının gelişmesine ve refahının artmasına katkıda bulunmayı bir görev olarak düşünüyorum. Bu sebeple, ikinci uzmanlık alanım olan ve yeterince Türkçe kaynak olmayan termoelektrik konusunda da bir kitap yazmaya karar verdim. Bu kitabın yazımıyla ilgili çalışmalarım hala devam ediyor. Kitaplarımın sanal alemde görülmesi sebebiyle belki de ayda birkaç defa dünyaca tanınmış çeşitli yayınevlerinden İngilizce kitap yazımı için teklif geliyor. Ancak ben Türkçe yazmayı tercih ediyorum.
Â
Â
Â
Ceren Tuğba Sönmez: Bir yazar olarak okuyucularınıza mesajlarınız nelerdir?
Prof. Dr.Dr.Naim Derebaşı: Yazdığım kitapları altı yıldan fazla bir çalışma sonucu, otuz beş yılı aşan mesleki deneyimimi kapsayan ve yaygın kullanılan çok sayıda yabancı kitap ve içerikteki konularla ilgili araştırmalardan, tezlerden ve projelerden yararlanarak hazırladım. Özellikle lisans ve lisansüstü öğrencilerinin, konu ile ilgili araştırma yapan araştırmacıların, ilgili endüstrilerde çalışan teknik elemanların ve mühendislerin, konuya ilgi duyan okuyucuların yararlanabileceği ve destek alacağı Türkçe kaynak kitaplar olarak hazırladım.
Manyetizma ve buna bağlı manyetik algılayıcılar, tüm endüstri alanlarında veri toplamada, otomasyonda, uzaktan denetlenen otonom taşıtlarda, manyetik kartlarda, haberleşme ve iletişim sistemlerinde, tahribatsız inceleme uygulamalarında, havacılık ve uzay alanında, laboratuvar araştırmalarında, otomotiv sanayinde, yön bulma sistemlerinde, biyomedikal uygulamalarda, savunma sanayinde, mayın gibi askeri mühimmat aramada, hedef izleme, işaretlemede ve etiketlemede, maden araştırmalarında, jeolojik yapı taramalarında vazgeçilemez bir algılayıcı olarak kullanılmaktadır.
Manyetik algılayıcıların çalışma ilkesini, özelliklerini, kullanım yerlerini ayrıntılı olarak anlatan Türkçe bir kitap bulunmamaktadır. Bu sebeple, bakım mühendisleri tamir edilebilecek en küçük hatalarda dahi algılayıcının çalışma ilkesi hakkında yeterli bilgiye ulaşamadığı için tümüyle algılayıcıyı değiştirmekte, ekonomik ve zaman kayıplarına uğramaktadır. Tasarım mühendisleri ise yararlandığı bilgiler sonucunda tasarladığı sistemlerde kullanabileceği algılayıcı çeşidi hakkında daha doğru ve kolay karar verebilecektir.
Günümüzde başlayan ve hızla gelişen otonom sistemler ve yapay zeka uygulamalarının temeli veri bankası oluşturma, çevre tanıma ve ortam özelliklerini algılama sistemlerinde algılayıcılar çok önemli bir konumdadır. Manyetik algılayıcılar ise bunların en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Çünkü doğal olarak her yerde, akım geçen her sistemde manyetik alanın varlığı manyetik algılayıcıların diğer algılayıcılara göre önemini ortaya koymaktadır. Diğer algılayıcılar ile karşılaştırıldığında manyetik algılayıcıların daha üstün özellikleri vardır, bunun yanında çoğu daha ekonomiktir. Otomotiv sanayinde kullanılan algılayıcıların neredeyse tamamı manyetik algılayıcılardır.