Yazar Hakkı Açıkalın ile Röportaj | BCA Times




  ÖNE ÇIKAN HABERLER

Yazar Hakkı Açıkalın ile Röportaj
Eklenme Tarihi: 28 Şubat 2019, Perşembe 23:01 - Son Güncelleme: 28 Şubat 2019 Perşembe, 23:01
Font1 Font2 Font3 Font4



Yazar Hakkı Açıkalın ile Röportaj
Günlük hayat denilen nesnenin somut gerçekliği ile gelecek arasında fantastik bir sıçrama yapabilme becerisine deha diyoruz. Günlük hayatımız bizim deha isimli varlıkla aramızdaki mesafeyle belirleniyor. Yoksa, her ânı ve haliyle günü ıskalarsınız ve gününüz dün, sıfatınız anakronik olur.

S. Serra  ErdoÄŸan : Merhaba, ilk olarak kendiniz hakkında bizi biraz bilgilendirir misiniz?

Hakkı Açıkalın : Hakkı Açıkalın. 22.02.1962 tarihinde İstanbul / Ortaköy’de doÄŸdum. İlkokulu Ortaköy Burakreis İlkokulu’nda, orta ve lise eÄŸitimimi Istanbul Saint-Benoit Fransız Lisesi’nde, Tıbbiye eÄŸitimimi Trakya Üniversitesi’nde tamamladım. 1996 yılında aynı fakültede Anatomi Bilim Doktoru (Docteur en Sciences / Scientiae Doctor Sc.D) unvanını aldım. 1996’da Türkiye’den ayrıldım. 2003 yılına kadar Yunanistan’da yaÅŸadım. 2003 yılında İsviçre’ye geldim, 2007’den itibaren evvela Psikiyatr bilahare Geronto-psikiyatr oldum ve hâli hazırda Jura Kanton Hastanesi’nde geronto-psikiyatrı (ileri yaÅŸ psikiyatrı) olarak çalışıyorum.Aynı zamanda Institut d’Hypnose Thérapeutique’ten hipnoz formasyonluyum.İlk kitabım olan Quantum ve Ötesi 2006 yılında Do Yayınları’ndan, bilahare Yunan mitolojisine farklı bir bakış artı eksi yayınlarından, Afat, Sanat Katildir, Kevjal, Devlet-Jeni-Pervers isimli kitaplarım Cinius yayınlarından çıktı.

 

 

 

S. Serra  ErdoÄŸan : Sizce yazarlık nedir ?

 

Hakkı Açıkalın : Müsâdenizle evvela sualinize yazarlık ve hekimlik perspektifiyle birlikte bir cevap vermek isterim zira bir ‘yazarlık’ serüveninden söz edecek olursam, bunun Tıbbiye’deki müstear isimle kaleme alınmış ve hiç bir yerde yayınlanmamış uzun makaleler, sonra yine müstearla yayınlanmış makaleler ve nihayet kitaplarla yürüyen bir güzergâhı var. Tıbbiye’nin, husûsen de tıp felsefesi okumalarımın – haydi diyelim her türlü okumalarımın – ‘yazar’laÅŸmamda ciddî bir etkisi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Fransızlar’ın médecin-écrivain (hekim-yazar) dediÄŸi türden biri olmam çok muhtemeldir. Ancak, hekimliÄŸim bir eÄŸitim sürecinin neticesi iken – resmî desek de olur – yazmaklığım (yazarlığım) auto-didacte (alaylı). Buna kendine raÄŸmen yazar demem mümkündür. Bir yönüyle, sürekli hikâyeler dinleyen hekimin o hikâyeleri yazar olarak baÅŸka kıyafetlere büründürerek anlatması. Tabii ki, bu, iÅŸin sadece bir vechesi. Ancak tıp kaçınılmaz olarak insan zihnini çok fazla yoran yani fazla mesai yaptıran bir alan, müthiÅŸ besliyor. Yine de yukarıda yaptığım hekim-yazar tanımı çok sınırlı kalıyor. Bundan haz etmiyorum zira çeÅŸitli ve birbirleriyle direkt alakası olmayan muhtelif mevzuları kalemimin ucuna taşıyorum.

Saniyen ÅŸunu eklemek istiyorum:

(edebî mânâda) yazarlık edimi, içinde, sayısı bilinemeyecek kadar çok temsil ve anlayışı barındırır. Fenomenolojik olmaktan tutun da soyut kürelere kadar uzanan kapıları çok iri bir ‘hamallık labirenti’, deÄŸilse dehlizidir, demeye cüret ediyorum.

En heyecan verici yanı da – çoÄŸu insana tuhaf görünse de – bir sürü tutarsızlığı ve çapraşıklığı içinde barındırmasıdır.

Kısanın kısası, yazar denilen varlık türü asalet vehmettiren ve kitleler üzerinde göreli güçlü etkiler uyandıran bir ‘isim’dir. Bu ‘isim’ prestijli bir figüre iÅŸaret edebileceÄŸi gibi sıbyan mektebinin kapısında paslı bir mıh da olabilir.

KuÅŸkusuz bir sürü baÅŸka ÅŸeydir de…

 

 

S. Serra Erdoğan : Hayatınızda en fazla iz bırakan olay veya durum nedir?

 

Hakkı Açıkalın : Ne kadar da zor bir soru bu ve ben ÅŸimdi iyice kısıtlanmış durumdayım. Kısaca ve sadece bir iz deÄŸil de sonsuz bir istikâmet gibi: korkunun sonsuz kovalama gücü ile benim ondan sürekli kaçışım. Aslında bu bir zan. Çoktan yakalanmışım ve kendimden kaçarken, kaçtığım her yere kendimi de götürdüÄŸümün farkında olamamam. Bundan daha derin, daha güçlü ve daha ürkütücü baÅŸka bir iz ya da iÅŸaret görmedim. Vardır belki.

 

S. Serra ErdoÄŸan : Kitabınızı nasıl yazmaya karar verdiniz ? Kitabınızın içeriÄŸinden biraz bahseder misiniz ?

 

Hakkı Açıkalın : Bu kitap (AFAT) bir taklidî imandan, hakikî imana geçiÅŸ gibi. Yani kendinizi hapsettiÄŸiniz bir tür ideolojik-siyasî çerçeveden hızla koparak yeni bir evrensel / bilinçsel geometriye sıçrama iÅŸtahı veya azgınlığı.

 

Gözünde, Alfred de Vigny’nin muhteÅŸem ÅŸiiri la mort du loup’nun (kurdun ölümü) baÅŸ karakteri olan erkek kurdun kahrını, ıztırabını, korkunç erdemini ve bir o kadar da profesyonellik kokusu almamış vicdanını gördüÄŸüm bir adam bana bu kitabın ilhamını veren oluyor.

 

Kitap, insanî varlık ile onunla sürekli dalaÅŸ haline mahkûm edilmiÅŸ çok asil ve bir o kadar da talihsiz bir varlığın (kurt veya kurt-insan) bitmez tükenmez ikilemlerine dokunan, isterseniz ütopik bir roman.

 

 

S. Serra ErdoÄŸan : Hayal gücünüz çok geniÅŸ ve renkli olmalı. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

 

Hakkı Açıkalın : Hayal gücümü takdir etmem çok kolay deÄŸil, teÅŸekkür ederim. Her ÅŸey hayal gücünü besleyebilir. Benim açımdan mitoloji (özellikle de Yunan mitolojisi), oradaki bütün karakterler, cinler, periler, tanrılar, kahramanlar, ejderler, canavarlar, gökler, sular vs çok geliÅŸtirici ve zenginleÅŸtirici. Edebiyat, tıp, yeni fizik, felsefe, tiyatro ve resim çok güçlü. Bir de ürkütücü rüyalar var tabii ki. Ütopik veya fantastik roman için bunlar büyük gereksinimlerdir.

 

S. Serra ErdoÄŸan : Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı? ( örn. çay-kahve içmek gibi )

 

Hakkı Açıkalın : Yok, bunlar olabilir olmayabilir, olmazsa olmaz sınıfından deÄŸillerdir. Ancak, bir kedi bağımlısı olarak – ki, benim için kedi, insan ve hayvandan ayrı üçüncü bir varlık türü – her daim kedi olsa ben hep bahtiyar olurum ve bir de kargalar beni çok rahatlatıyorlar, aralarında çoÄŸuyla arkadaÅŸlık hatta dostluk bağım var. YaÄŸmurlu günler de bana yazdırıyorlar.

 

S. Serra ErdoÄŸan : Bir yazar için zaman ne demektir?

Hakkı Açıkalın : Birkaç kavram veresim geldi ve bunlar benim yazarlığımla zaman mefhumu arasındaki iliÅŸkinin en kolay anlaşılabilir olanları zira ben-yazı-zaman iliÅŸkisinin diÄŸer kavramlarına deÄŸinmeye kalkarsam bu röportaj bir ‘zaman’ makalesine dönebilir. AÅŸağıdalar:

            Zamanın Hâkimi  

Zamanın Efendisi

Zeminin-Dünyanın Efendisi

Dar vakit 

Dar vakit Enerjisi

 

Beni için zamanın hülasası bunlar. Yukarıdakilerin hepsi benim zaman kavramlarım.

 

S. Serra ErdoÄŸan : Günlük hayat kaleminizi nasıl etkiliyor ?

Hakkı Açıkalın : Yukarıdaki soruya verdiÄŸim cevabın devamı niteliÄŸinde olabilir; zaman boyutu duyular için aÅŸikâr deÄŸildir. Demem odur ki, günlük hayat denilen nesnenin somut gerçekliÄŸi ile gelecek arasında fantastik bir sıçrama yapabilme becerisine deha diyoruz. Günlük hayatımız bizim deha isimli varlıkla aramızdaki mesafeyle belirleniyor. Yoksa, her ânı ve haliyle günü ıskalarsınız ve gününüz dün, sıfatınız anakronik olur.

 

 S. Serra ErdoÄŸan : Ufukta yeni bir kitap var mı ?

 

Hakkı Açıkalın : Yayınlanmaya hazır 13 adet kitabım bulunuyor. Bunların arasında bir de Yunanca kökenli tıp terimleri sözlüÄŸü var.

 

S. Serra ErdoÄŸan :  Bir yazar olarak okuyucularınıza mesajlarınız nelerdir?

 

Hakkı Açıkalın : Ben de bir okuyucu olarak,resmin içindeki ressam olmayı teklif ediyorum. O ne mi? Mesela Salvador Dali’nin herhangi bir eserine bakarken bu herifin babası nerede diye sormaktan ziyade adam babasıyla olan temel çeliÅŸkisini nereye saklamış ve bunun benimle bağı nedir huzursuz merakına kapılmaktır derdim. TeÅŸekkür ederim.

 

 

 


Bu haberlerde ilginizi çekebilir!