ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Kendisiyle konuÅŸmamıza baÅŸlamadan önce, heyecanı, benim de heyecanlı bir hal almama sebep olmuÅŸtu. Yaptığı her iÅŸin hakkını vermek gerektiÄŸini, bir iÅŸi yaparken onu iÅŸ olarak deÄŸil de gönlünü koyarak yapmak gerektiÄŸini konuÅŸmalarında birçok defa dile getirdiÄŸinde, gönlündeki bu geniÅŸ huzuru daha iyi anlar hale gelmiÅŸtim. Huzurlu sokakların, huzur kokan ÅŸehrinde Eyüp’te soruları cevaplarken, sözcüklerin edasından huzur daha çok katlanıyordu.
S. Serra Erdoğan : Biraz kendinizi tanıtabilir misiniz?
Aynur Öztürk : İsmim Aynur Öztürk İlkokulu ve liseyi Eyüp’te bitirdim. Sonrasında da iletiÅŸim bölümünden mezun olarak hayata atıldım. Uzun bir süre öÄŸretmenlik yaptıktan sonra, istifa ederek iÅŸimden ayrıldım. Kızımı getirdiÄŸim kurs vasıtasıyla da ebru sanatıyla tanıştım. Bir yandan da yazarlığım ortaya çıktı. Çok eskiden beri yazdığım ÅŸiirlerden Bir Tutam Derinlik adında bir ÅŸiir kitabı derlerken, yaÅŸadığım ve büyüdüÄŸüm bu ÅŸehrin büyüsünden etkilendiÄŸim Osmanlı’da cellat taÅŸlarıyla ilgili, araÅŸtırma kitabı olarak iki kitap yazdım. Åžiir benim hep hayatımda olan bir ÅŸeydi. Onun için sadece bir araya getirmem yeterli oldu. Fakat mezar taÅŸları benim için çok farklı bir yolculuÄŸun kapısıydı. Daha önce fark etmediÄŸim onca ÅŸeyin olmasına ÅŸaşırmıştım. Eyüp’e, oturduÄŸumuz sokaklara ailem ilk yerleÅŸtiÄŸinde, maddi yetersizlikle mezar taÅŸlarını evlerinin duvarlarına, merdiven basamaklarına yerleÅŸtirmiÅŸler. ÇocukluÄŸum boyunca oynadığım taÅŸlar meÄŸerse mezar taÅŸlarından toplamaymış. Üstelik sadece biz deÄŸil, birçok evde, sokakta insanlar kullanmışlar bunları.
S. Serra ErdoÄŸan : Ebru ile tanışmanız nasıl oldu? Bugünkü sergi nedir?
Aynur Öztürk : Ebru, aslında benim için farklı bir serüven oldu. benim için özel bir hal aldı. Hayata yeniden tutunmayı onunla baÅŸardım. Su üzerindeki desenlerin ortaya çıkışını gördüÄŸümde, benim için tutkuya dönüÅŸtü. Bugünkü sergi ise 4. Sınıf öÄŸrencilerinin yapmış olduÄŸu bir ebru sergisidir. Bu sanatın çocuklardan baÅŸlayarak yayılması ve sevdirilmesi gerektiÄŸini düÅŸündüÄŸüm için özellikle çocuklarla yaptığımız çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.
Nasıl olduÄŸunu sorduÄŸumda, gözlerinden hüznünü okuduÄŸum Aynur hanım, büyük 99 depremini canlı olarak yaÅŸadığını, tesadüfen ziyaretlerine gittiÄŸi eski okul öÄŸrencilerinin de içinde bulunduÄŸu alanda mahsur kaldığını ve on yedi saat sonra kurtulduÄŸunu anlatıyor. Çok da bahsetmek istemiyor kendisiyle alakalı. ÖÄŸretmenliÄŸi bırakışını da 32 kiÅŸilik sınıfındaki 24 öÄŸrenciyi kaybetmesinden sonra verdiÄŸini dile getiriyor. Hayatındaki en derin iz bırakan anısı olarak da bu zamanlarını hatırlıyor.
S. Serra ErdoÄŸan : Yazarlık sizin için nedir?
Aynur Öztürk : Bence yazarlık duyguların dile getiriliÅŸidir. EÄŸer duygular dışarıya vurulamıyorsa, içe saklanıyorsa en büyük kayıptır.
S. Serra Erdoğan : Kitaplarınızı nasıl yazmaya karar verdiniz?
Aynur Öztürk : Daha önce söylediÄŸim gibi ÅŸiirler kendiliÄŸinden geldi. Fakat diÄŸer kitabım ise üzüldüÄŸüm ve yok olmasına dayanamadığım bir noktada ortaya çıktı.
S. Serra ErdoÄŸan : Renkli bir hayal gücünüz var anladığım kadarıyla?
Aynur Öztürk : Renkli oluÅŸunu ÅŸöyle söyleyebilirim, renkleri oynarken, kelimelerle oynamayı, insanların duygularına dokunmayı, çizimlere dokunmayı, renk derken nokta ile virgül ile bile bir ÅŸekil verilerek insanların hayatlarına dokunduÄŸumu düÅŸünüyorum.
S. Serra Erdoğan : Ufukta yeni bir kitap var mı?
Aynur Öztürk : Üç kitap var.
S. Serra ErdoÄŸan : İçeriklerinden bahseder misiniz?
Aynur Öztürk : Yine aÅŸk dolu bir kitap bir tanesi. Bir diÄŸeri ise kendi ÅŸehrim Eyüp’ümle alakalı çeÅŸmelerini öne çıkardığım bir kitap.
S. Serra Erdoğan : Duygularla aranız nasıl?
Aynur Öztürk : Duygularla aram gerçekten iyi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Hatta evde çocuklarıma ve torunlarıma dahi duygularını ÅŸiirler yazmalarını, bana vermelerini söylüyorum.
Son olarak sanatçı, eÄŸitimci, yazar kimliÄŸi ile hayatına her gün yeni anlamlar katan Aynur hanımdan eklemek istediÄŸi bir ÅŸey olup olmadığını sorduÄŸumda, kelimenin mürekkebinin kağıda deÄŸdiÄŸinde dans ettiÄŸini bilircesine, ‘İnsanlar yazarak kalmalı’ dedi. Günün yeni bir anlam kazandığı anda, Eyüp’te hoÅŸ bir seda duyuldu.