ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Aklınızdan program yazılımcısı olarak çalışırken bir bilimkurgu romanı yazmaya karar veren bir yazar tutun. Kitabını yazması üç yıl sürsün, piyasaya sürmesi de bir yıl. Teknolojiyle içli dışlı olduÄŸundan kurmaca kitabını simülasyonlarla ve bilumum programla bilimsel temellere dayandırıp hayal gücünü arka plana atsın. Sonra romanının bir de filmi çekilsin ve dünya çapında 600 milyon dolardan fazla giÅŸe hasılatı elde etsin.
BahsettiÄŸimiz yazar Andy Weir ve ilk kitabı Marslı‘nın parmakla gösterilen baÅŸarı öyküsünün birkaç cümleyle özeti elbette. Weir, yeni romanı Artemis‘te Mars’taki gezintisini bitiren okurlarının elinden tutup bu kez de Ay’a götürüyor. Ay’da geçen ve kadın bir anti-kahramanı konu edinen kitap, 14 Kasım’da yurt dışında satışa çıktı bile. Hatta eserin film hakları kitap daha basılmadan önce satın alındı ve Marslı’yı beyazperdeye taşıyan kadronun ellerine teslim edildi.
Hâl böyle olunca kitap hızla internet camiasının gündemine oturdu elbette. Artemis bize ne anlatıyordu? Yazar Marslı‘da olduÄŸu gibi yine bir sürü bilimsel araÅŸtırma yapmış mıydı? Anlattıklarının ne kadarı bilimsel verilere dayanıyordu? Ünlü yazar, io9’a verdiÄŸi özel bir demeçte iÅŸte bu sorulara ve çok daha fazlasına cevap vermiÅŸ. Bizler de bu keyifli ve ilginç röportajı sizler için çevirdik.
“Yaklaşık bir-iki yıl önce insanlığın Dünya dışına kurduÄŸu ilk ÅŸehirle alakalı bir hikâye yazmak istiyorum demiÅŸtim.” Bu basit düÅŸünce Weir’ın kendine baÅŸka sorular yöneltmesine sebep olmuÅŸ; bunların ilki de böyle bir ÅŸehrin nerede kurulabileceÄŸiymiÅŸ. “Mars’ta mı olacaktı, Ay’da mı, yoksa sadece yörüngeye mi oturtulacaktı? Ay’ın bunun gerçekleÅŸebileceÄŸi en muhtemel yer olacağına karar kıldım. Orası Mars’tan çok daha yakın ve bir ÅŸehir inÅŸa edebilmek için ihtiyaç duyacağınız her ÅŸeyi götürmek zorunda olduÄŸunuz yörüngenin aksine kullanabileceÄŸiniz kaynaklara da sahip.”
GörünüÅŸe göre yazarın inÅŸaat alanı tecrübesi zaten varmış. “ÇocukluÄŸumdan beri Ay’ı baz aldığım tasarımlar yapıyorum. O yüzden daha karakterleri ya da hikâyeyi yazmadan önce Ay’da bir ÅŸehir kurmanın yolunu bulmak için mühendislik, fizik, matematik, araÅŸtırma ve tüm o ÅŸeyleri aradan çıkarırdım. Bir dünya yaratmak eÄŸlenceli bir iÅŸtir, biliyor musunuz?”
Ama Weir’a göre “dünya yaratmak” sırf hayal gücünden çok daha fazlasına baÄŸlı. Ay’daki ÅŸehrinin inanılır ve insanların baÅŸarabileceÄŸi kadar gerçekçi olmasını istemiÅŸ.
Bunu baÅŸarabilmek için de ilk olarak paradan baÅŸlamış: Ä°nsanların Ay’a seyahat edip oraya yerleÅŸtiÄŸi, ekonomik açıdan anlamlı gelen bir senaryo hazırlamış. Onu hallettikten sonra sıra ÅŸehrin güvenli ve yaÅŸanılabilir bir yer olmasına, özellikle de nasıl inÅŸa edileceÄŸine ve malzemelerin nereden getirileceÄŸine gelmiÅŸ. Yani daha ortada tek bir karakter ya da hikâye yokken neredeyse bir yılını Ay’daki kurmaca ÅŸehri Artemis’in varolabilmesi için gerekenleri hesaplayarak geçirmiÅŸ.
“Ama okurlar bu hesaplamaların sadece yüzde birini görecek. Çünkü gerekli olmadıkları takdirde bu tür ÅŸeyleri hikâyenin dışında tutarım.”
Artemis temel olarak uzay turizmi fiyatlarının makul seviyelere çekildiÄŸi ve sıradan insanların da uzaya çıkabildiÄŸi 2080’lerde geçiyor. Weir hayalî uzay turizminin geliÅŸimi için havayolu turizmini model almış. Uzay turizminin en zor kısmınınsa Dünya’dan ayrılmak için gereken enerji, yani yakıt olduÄŸunu anlamış. Böylece havayolu turizminin yakıta harcadığı gelirin ortalamasını almış ve uzay turizminin aynı orana ne kadar sürede geleceÄŸini hesap etmiÅŸ. Weir yaklaşık altmış yıl içinde bir ailenin teorik olarak 70.000 dolara Ay’a seyahat edebileceÄŸi sonucuna varmış ve aşırı bir miktar olsa da imkânsız olmadığını düÅŸünmüÅŸ. Bu birinci adımmış.
Ä°kinci adım, ailenin rahat, güvenli ve yaÅŸanabilir bir yere vardığına emin olmakmış. Artemis’in nasıl ortaya çıktığını sorduÄŸumuzda Weir o kadar detaya girdi ki, bu hem inanılmaz hem de tuhaftı. Ä°ÅŸte size ufacık bir örnek:
“BeÅŸ milyon ton inÅŸaat malzemesini Ay’a yollayamazsınız, deÄŸil mi? Ay’dan mümkün olduÄŸunca çok kaynak çıkartmanız gerekir. Peki, Ay’da ne tür metaller bulabilirsiniz? Eh, orada bok gibi alüminyum var. Harika. Åžimdi, orada bir de aytaşı denen bir mineral var ve onu yüksek sıcaklıkta eritip oksijen miktarını azaltırsanız alüminyum, silikon, kalsiyum ve oksijen elde edebiliyorsunuz. Harika, öyleyse Ay üssünün temelini alüminyumdan yapabilir ve içini oksijenle doldurursunuz. Ay’dan yapılma bir Ay üssü, sadece birkaç montaj lazım… Bunun ardından çok fazla güce ihtiyacınız olacak. Bir güneÅŸ enerjisi paneli tarlasının üretebileceÄŸini umduÄŸunuzdan çok daha fazlasına hatta.
“Bu da nükleer reaktörler demek. Bunun üzerine ben de gidip nükleer reaktörleri araÅŸtırdım. Nükleer reaktör denildiÄŸinde insanların aklına daima devasa kuleler geliyor ve öyle ÅŸeyleri yörüngeye gönderemezsin. Ama denizaltılarda da nükleer reaktörler kullanılabildiÄŸini unutmayın. Demek ki epey küçük ÅŸekillerde de üretilebiliyorlar. Ben de bunları araÅŸtırdım, sonra internette bu bilgiyi bulabilmenin fazlasıyla zorlaÅŸtığı esrarlı kısma girmeye baÅŸladım. ÇekirdeÄŸi olan, yirmi yedi megavat güç üretebilen ve ana reaktörü yaklaşık olarak on beÅŸ ton olan reaktörler var. Dış kaplaması gibi ÅŸeyler de buna dahil. Ben de ‘Tamam, on beÅŸ ton, iyice ‘Bunu Ay’a yerleÅŸtirebilirsin,’ kıvamına geliyoruz,’ dedim.”
Weir böyle böyle, noktaları yavaÅŸça birleÅŸtirerek insanların bilim yardımıyla Ay’da nasıl hayatta kalacağını anlatmaya devam etti; ta ki Artemis ÅŸehri gerçekmiÅŸ gibi hissettirene kadar. Ä°ÅŸte o zaman artık sıra asıl hikâyeyi ve karakterleri yaratma vaktiydi.
Artemis’in baÅŸ kahramanı geçimini saÄŸlamak için Ay’dan kaçak mal ve insan kaçıran, Suudi Arabistan asıllı bir kadın olan Jazz. Ömrü boyunca yetecek kadar para kazanabileceÄŸi yüksek riskli, büyük bir soygun fırsatı sunulur kendisine, gelgelelim böyle yaparak tüm ÅŸehri tehlikeye atar.
Ay’da doÄŸup büyüyen Jazz’in kültürü esasen Artemis’in kültürü, fakat Weir baÅŸ kahramanı kadın olan bir roman yazan bir erkek olduÄŸunun hâlâ farkındaymış.
“Taslağımı güvenebileceÄŸim her kadına verdim; sevgilime, anneme, editörümün patronuna, editörümün asistanına. Ve ‘Lütfen bu kadının sizde uyandırdığı hisleri söyleyin. Gerçekçi görünüyor mu?’ dedim,” ÅŸeklinde açıklamış bu durumu Weir. “DüÅŸüncelerini aldım ve deÄŸiÅŸiklikler yaptım. Ne de olsa kadın deÄŸilim. Öyle yetiÅŸtirilmedim. Dünyayı bir kadının gözünden görerek yaÅŸamadım. Hakkında hiçbir ÅŸey bilmediÄŸim bir dünyayı araÅŸtırmaya çalıştım. Elimden gelenin en iyisini yaptım ama bir kadın olmadığımın çok, çok farkındaydım.”
Jazz’in, Marslı’nın baÅŸ kahramanı Mark Watney ile kıyaslanmasının kaçınılmaz olduÄŸunun da farkındaymış. Weir’ın kafasında Watney idealist ve tek yönlüymüÅŸ. Artemis’teki her karakterde, özellikle de Jazz’de kendini geliÅŸtirmek ve karakterlerin bütün ve karmaşık olmalarını istemiÅŸ.
“Jazz epey kusurlu bir karakter,” diyor Weir. “Epey kusurlu bir insan. DüÅŸüncesiz, toy, aç gözlü. Yer yer sorgulanabilir etikleri var. Umarım hâlâ sevilebilirdir. SaÄŸlam bir etik anlayışı var. Ama Mark gibi gayet kendi kendine yetebilen, havalı bir herif deÄŸil. Ve bazı insanlar bunu yanlış yorumlayarak, ‘Bu adam, Jazz gibi arıza kadınları yazıyor,’ diyorlar. Ben de, ‘Hayır, sadece Jazz böyle,’ diyorum.
Kitabın film hakları satıldı ve yazarımız her ÅŸey yolunda giderse Artemis’in baÅŸka hikâyelere de ev sahipliÄŸi yapmasını istiyor.
“Artemis’in devamını yazmayı çok isterim. Åžimdiden kafamda fikirler dolanıyor. Ama Jazz’le ve ona ne olduÄŸuyla ilgili devam serileri yazmak istemiyorum. BaÅŸka karakterlerle gerçekleÅŸen bir sürü hikâye yazmak isterim. Terry Pratchett’ın Diskdünya’sını düÅŸünün. Belki bu karakter o kitabın küçük bir kısmında boy gösterebilir, ama sadece bir avuç kitap bu fantastik atmosferde yer alacak. Artemis’te bunu yapabileceÄŸim bir oyun alanım olursa benim için harika olur.”
Röportaj :Germain Lussier