ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Nobel ödüllü yazar William Faulkner, 1958 yılında Paris Review ile yaptığı röportajda, “genç yazarlar, bir teoriye uymada beceriksiz olabiliyorlar,” diyor: “Kendi hatalarınızdan ders çıkarmayı öÄŸrenmelisiniz. Bir insan yalnızca hatalarından bir ÅŸeyler öÄŸrenir. Ä°yi bir sanatçı, hiçkimsenin kendisine tavsiye verecek kadar iyi olmadığına inanır.”
Bunları söyleyen Faulkner, Virginia Üniversitesi’nde writer-in-residence (bir konuyu araÅŸtırmak için belirli bir süre ilgili akademik kurumda yaÅŸayan yazar) olarak çalıştığı 1957 ve 1958 yıllarında genç yazarlara bir dizi tavsiyede bulunuyor. Onun çeÅŸitli konuÅŸmalarının yer aldığı kayıtlara, üniversitenin Faulkner Video ArÅŸivi’nden ulaşılabiliyor. Biz bu kayıtlardan kurmaca yazarlığı becerisiyle ilgili olan 7 tavsiyeyi seçtik ve tercüme ettik.
1) Diğer yazarlardan ihtiyacınız olanı alabilirsiniz
Faulkner, baÅŸka bir yazarın kullandığı, kendisine faydalı olabileceÄŸini gördüÄŸü bir tekniÄŸi ya da yöntemi ödünç almakta hiçbir sıkıntı görmez. 25 Åžubat 1957 yılındaki yazı dersinde ÅŸöyle diyor:
Daha önce de söylediÄŸim gibi, bence iyi romancı ahlak dışı biridir. Ä°htiyacı olan ÅŸey ne olursa olsun, nerede olursa olsun onu alır ve bunu açık ve dürüstçe yapar, çünkü o aldığı ÅŸeyin baÅŸka insanların da kendisinden alacağı kadar iyi olmasını ve kendisinden alanların da aynı kendisi öncesinde aldığı için mutlu olduÄŸu gibi mutlu olacaklarını ümit eder.
2) Üslubunuz sizi endiÅŸelendirmesin
Özgün yazar, üslup konusuna çok fazla kafa yorar. 24 Nisan 1958 yılında lisans seviyesindeki yazı dersinde ÅŸunları söylüyor:
Bence her hikaye kendi üslubunu belirler, yani yazarların üslup konusunu kafalarına çok fazla takmalarına gerek yok. EÄŸer bir yazar bu konuyu kafanıza takarsa, saçma olmasa da gereksiz sayılacak ÅŸeyler yazacaktır. Yazdıkları kulaÄŸa oldukça güzel ve memnuniyet verici gelecektir, fakat yazdıklarının çok fazla anlamı olmayacaktır.
3) Tecrübelerinizi yazın ama tecrübe tanımınızı geniÅŸ tutun
Faulkner tecrübeleri yazma konusundaki eski atasözüne katılıyor, hatta tecrübenin dışında bir ÅŸey yazmanın imkansız olduÄŸunu söylüyor. Dikkat çekici kapsamlı bir tecrübe tanımı yapıyor. 21 Åžubat 1958 tarihindeki master öÄŸrencileri için verdiÄŸi “Amerikan Kurmacası” dersinde ÅŸunları söylüyor:
Bana göre, tecrübe algıladığınız her ÅŸeydir. Tecrübe bir kitaptan kaynaklanabilir. Bir kitap, hikaye, sizi harekete geçirecek kadar iyi ve doÄŸru olabilir. Bence bu sizin tecrübelerinizden biridir. Kitaptaki karakterlerin yaptıklarını yapmak zorunda deÄŸilsiniz, eÄŸer onlar sizde doÄŸru olma etkisi bırakıyorlarsa, onların gerçekleÅŸmesini saÄŸlayan hissi anlayabiliyorsanız, o sizin tecrübenizdir. Yani benim tecrübe tanımıma göre, tecrübeniz olmayan bir ÅŸeyi yazmanız mümkün deÄŸil, çünkü duyduÄŸunuz, okuduÄŸunuz, hayal ettiÄŸiniz her ÅŸey sizin tecrübenizdir.
4) Karakterlerinizi iyi tanıyın, hikaye kendini yazacaktır
Faulkner, açık bir karakter kavramına sahip olduÄŸunuzda hikayedeki olaylar karakterlerin özelliklerine göre akacaktır diyor. “Benimle birlikte karakterler hikayeyi oluÅŸtururlar.” 21 Åžubat 1958 tarihinde, Amerikan Kurmaca dersinde bir öÄŸrenci, karakterleri zihinde canlandırmak mı yoksa zihindeki karakterleri kağıda dökmek mi daha zor diye sorar. Faulkner’in bu soruyu ÅŸöyle cevaplar:
Karakterleri zihinde canlandırmak daha zor diyebilirim. Bir defa karakter sizin zihninizdedir, haklıdır, doÄŸrudur, o zaman o kendi iÅŸini yapar. Yapman gereken tek ÅŸey, onun peÅŸinden hızla gitmek ve söyledikleriyle, yaptıklarını kağıda yazmak. Bu bir beslenme ve doÄŸumdur. Karakterinizi iyi tanımalısınız. Ona inanmalısınız. Onun yaÅŸadığını hissetmelisiniz, tabii o zaman yazmak için onun eylemlerinden bazılarını seçmeniz gerekecek. SeçtiÄŸiniz eylemler, inandığınız karaktere uygun olmalı. Bu seçimi yaptıktan sonra, karakterinizi kağıda dökmeniz mekanik bir iÅŸ olacaktır.
5) Diyalekti tutumlu kullanın
Virginia Üniversitesi’ndeki video arÅŸivinde bulunan bir dizi radyo programında, Faulkner, Mississippi’deki çeÅŸitli etnik ve sosyal grubun konuÅŸmalarındaki nüanslar hakkında ilginç ÅŸeyler söyler. 6 Mayıs 1958 tarihindeki “What’s the Good Work” isimli programda diÄŸer yazarların pek ilgilenmediÄŸi bu konuda uyarıda bulunur:
Bence, olabildiÄŸince az miktarda diyalekt kullanmak en iyisidir, çünkü bir diyalektiÄŸi çok fazla kullanmak o diyalektiÄŸe yabancı olan insanların kafasının karışmasına sebep olur. Hiçkimse karakterlerin tamamen kendi yerel dillerinde konuÅŸmalarına izin vermemelidir. Diyalekt farklılığını birkaç tane ayırt edici örnekle vurgulamak en iyisidir.
6) Hayallerinizi tüketmeyin
“Bir bölümün sonunu ya da bir düÅŸüncenin sonunu asla kendiniz yazmayın” diyor Faulkner. 25 Åžubat 1957 yılındaki Yazı Sınıfında;
Sahip olduÄŸum tek kural, tazeyken vazgeçmektir. Asla kendinizi yazmayın. Genellikle yazı iÅŸi iyi giderken yazmayı bırakırım. O zaman yeniden çalışmaya baÅŸlamak daha kolay olur. EÄŸer kendinizi tüketirseniz, ölü bir büyünün içine düÅŸersiniz ve sıkıntı yaÅŸarsınız.
7) Mazeret üretmeyin
25 Åžubat 1957 tarihindeki yazı sınıfında kendi kaderlerini suçlayan yılmış yazarlar hakkında bazı açık sözlü laflar eder:
EÄŸer yazar bahsettiÄŸi gibi kötü ÅŸeyler yaşıyorsa bunu yazmalı diye düÅŸünüyorum. Ä°nsanlardan ÅŸöyle ÅŸeyler duyuyorum: “Evli ve çocuklu olmasaydım, yazar olabilirdim” ya da “Bunu yapmayı durdurabilseydim, yazar olabilirdim.” Buna inanmıyorum. Bence yazacaksanız yazacaksınızdır. Hiçbir ÅŸey size engel olamaz.