BCA Times
  ÖNE ÇIKAN HABERLER
  • <strong>Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj</strong>
    Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj
  • Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
    Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
  • Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
    Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
  • Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
    Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
  • Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
    Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
  • Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
    Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
  • Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
    Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
  • Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
    Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
  • Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
    Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
  • Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül
    Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül




YAZARLAR

Serdar BOZDOĞAN
Serdar BOZDOĞAN / Araştırmacı Yazar
Eklenme Tarihi: 28 Aralık 2017, Perşembe 00:05 - Son Güncelleme: 28 Aralık 2017 Perşembe, 00:05
Font1 Font2 Font3 Font4



Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milletine Sevgi Sunacak

 

     Değerlerin en iyi öğretilme yolu, temsil ettiği kavramların sevdirilmesidir.  Sevgiyle beslenen değerler, toplum tarafından kolayca benimsenir. Erdemleri zorla kabul ettirmek, onların hayata geçirilme süresini uzatır. Bir devlet başarılı bir şekilde varlığını sürdürebilmek için değerlerini aşılarken korku değil sevgi sunarak bu görevi ifa etmelidir.

 

Sevginin olmadığı yerde merhamet, merhametin olmadığı yerde şefkat, şefkatin olmadığı yerde vicdan, vicdanın olmadığı yerde insaf, insafın olmadığı yerde insan olmaz.

 

Bu değerlerin olmadığı yerde, fikir hırsızları,  düşünce kalpazanları, ideoloji saplantıları, savaş baronları, hastalık tüccarları, kadın tacirleri, siyasi köstebekler, medyatik kediler, öz benliğinden kovulmuş aslını kaybetmiş ve bulamayanların cirit attığı anı parlak lakin ufku karanlık bir hal içerisinde yol alan işleyiş hâkim olacaktır.

 

Karanlık Yarınlar içerisinde yol alan bir devlet, milli stratejisini oluşturamaz, daima dışarıdan ithal fikir ve düşünceye ihtiyaç duyar. Ismarlama projeler ile yol almak da hiç bir zaman istikrar sağlamaz. İstikrarın olmadığı yerde de istikbal olmaz, istikbalin olmadığı yerde İstiklal tehlike içerisine düşebilir.

 

Sevginin ontolojisinden bahsetmek, aslında varlığın ontolojisinden bahsetmek demektir; zira antik dönemden beri varlığın soyut ya da somut yapısına mutlaka, sevgi ve sevgiyle bağlantılı kavramlar yerleştirilmiş ve böylece sevgi, enerji ve gücün en yüksek biçimlerinden biri olarak kabul edilmiştir.

 

Ontolojik olarak, Tanrı’nın yarattığı ilk varlığın, kendisinde sevgi ilkesini taşıdığı ve bütün kozmolojik oluşumların, buna bağlı olarak meydana geldiği kabul edilir. Sevgiyi bu şekilde ‘varlıkların birleşme sebebi’ olarak tanımlama geleneğinde Kindî’nin büyük bir ağırlığı vardır.

 

Ona göre, duygunun ruhta yarattığı arzu ve istek, eylemlerin temel motiflerindendir.  İslam düşünürleri içinde, sevgiyi ‘toplumsal bütünleştirici ve ülfet unsuru’ olarak görme geleneğinin başında ise Farabî durmaktadır.

 

Farabî sevgiyi iradeye bağlamış, sevginin katılımının sağlandığı iradi eylemlerin adaleti tecelli ettirdiğine işaret etmiştir. İbn Miskeveyh de aynı şekilde, sevginin toplumsal yapı içinde, bencilliği ve bireyciliği önleyen bir işlevi olduğunu ifade etmektedir.

 

Türkiye Cumhuriyeti devleti yeni teşkilat ve strateji modeli ile milletine sevgi yayacak. Sevgi erdemi aşılanan bir toplumda din ve bilim savaşı son bulur. Fikir ve düşünce çatışması biter, fikir ve düşünce istişare bütünlüğü sağlanır. Tüketen toplum algısı yerini üreten toplum olgusunu bırakır. Dar düşünceler yerini ufku aydın fikirlere devreder.

 

Muktedirlik ile iktidarlık kavgası biter milli şuur artar. Din ve mezhep savaşları yerine din ve mezhep barışı sulh eder. İlkel uygulamalar yerini bilimsel yeniliklere sevk eder. En önemlisi milletin düşünme içgüdüsü harekete geçirilerek canlanan merak olgusu ile okuryazarlık oranları artırılarak genel kültür ve sosyal politikalarda refah seviyesi yükseltir.

 

Barış sevgi ile oluşur, mutluluk sevgi ile kazanılır,  huzur sevgi ile korunur, sıhhat sevgi ile yaşanılır. Aşk sevgi ile elde edilir. Sevgi çıkar duygularını, rant politikalarını, savaş çığırtkanlıklarını, uyuşturucu tacirlerini,  kalpazanları, üçkâğıtçıyı, sahtekârları,   onursuzları, şuursuzları bertaraf ederek ahlak ve manevi denge politikasını iri ve diri bir şekilde ayakta tutacaktır.

Bir devlet, sevgi erdemini eğitim,  kültür, sanat ve sosyal politikalar içerisine dâhil ettiğinde şuurlu, duyarlı, fedakâr,  üretken, analitik düşünen, uzlaşı yanlısı, barışı temsil ve temin eden bir toplum olgusuna sahip olur.

 

Bir devlet sevgi erdemini eğitim, kültür, sanat ve sosyal politikalardan uzak tutarsa o devlet milletine hizmet değil cefa sunar.

 

Ahlaksızlık,  kural tanımazlık, asilik, serserilik, fuhuş, alkol ve zararlı madde kullanım artışı, kargaşa, karmaşa ve kavganın artışı, fikirsel saptandı, ideolojik bunalım, kin, nefret, kıskançlık, hamaset,  vurdumduymazlık ve vatandaşlık şuurunun zedelenmesi ile yozlaşan ve günden güne zorlaşarak dışa bağlı olan bir ülke haline gelinir. 

 

Sevgi yaşantısı en yüksek anlamında özgürlüktür. Bir şeyi sevmek, bağımsız bir şekilde, zorunluluk hissetmeden ve zorlama olmadan hareket etmek demektir. Bunun aksi de aynı derecede geçerlidir.

 

Özgür olmak, insanın sevdiği şeyi yapması demektir. Bu anlamda sevgi ve özgürlük eşanlamlıdır; sevgi, en yüksek özgürlük biçimidir. Zorlama ve zorunluluk, sevginin reddedilmesidir.

 

Sevginin olduğu yerde zorlama, zorlamanın olduğu yerde sevgi olamaz. Sevgi ne kadar büyük olursa, özgürlük de o kadar büyük olur. Bütün insanlığı seven bir insan, bu insan evreninde özgürdür, bütün evreni seven bir insan, bütün dünyada özgürdür. Dünyadan nefret eden, kölelerin en büyüğüdür.

 

Herhangi bir şey ya da insan, onun düşmanıdır; her şey ve herkes onu engeller, ona karşı çıkar, onu zorlar, ona baskı yapar; özgürlüğünü sınırlar. Cansız eşyalardan insanlara kadar, bütün dünya cellat dolu bir hapishanedir; onun için sevgi özgürlük, özgürlük ise sevgidir. Bütünlüğü dağılan tabiatta, hayat ağacının kökü günah, yeşermesi hastalık, meyvesi ölümdür.

 

Milletimizin kültür ve medeniyet kodlarına baktığımızda sevgi erdemi ile karşılaşırız. Yaşadığımız her devirde millet olarak bütün zorlu kapıları sevgi erdemi ile kenetlenerek açtığımız gözümüze çarpacaktır.

 

 

 


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN