Yarısı benim, yarısı herkesin olan
bir hayatın kaleminden;
Sayende öğrendim ki hayat çok boş diyeceğimiz insan gitmeden,
her gün, her an bu hayatta son günümüzmüş gibi kalmak en doğrusu değil mi? Sevdiklerimize.
Kara toprak almıyor sevdiklerimizi biz tam anlamıyla bağrımıza basamadık diye belkide bağrına bizden daha iyi basıyor.
Keşke böyle yapsaydım diyeceğiniz kelimeler havada asılı kaldı mı?
Helal etmiş midir? Hakkını, diyeceğiniz kimse olmasın arkanızda.
Beş dakika daha yanında olabilmeyi ne çok isterdim demek için geç kaldığınızı düşündüğünüzde, geçmiş ola.
O vakti geçirdiğiniz insanlar bugün nerede?
Aslında boş hayatın boş koşuşturmacasında zaman yoktu belki de birilerine göre.
Zamanım yok demek, herkes için bir bahane.
Belki de en doğru insanları hayatınızdan sildiniz?
Aldınız günahını, paramparça ettiniz bir tek kelimenizle?
Bu hayat çok boş düşüncesi yüreğinizin bir kenarında küçük bir kan pıhtısı kadar var ise bile,
Pişman olmak ta, doğru olmak kadar hakiki bir eylemdir aslında. Bir çoğunun kendinden bile sakladığı en hakiki duygusudur hem de.
Gitmeden, yitmeden, kırmadan, kaybetmeden sevgiyle yaşamak ve yaşatmak her gün sonundaki geldiğiniz noktanız olsun.
Sevgiyle yaşlanan,
Bir yarısı benim bir yarısı da başkalarının hayatımı devam ettiriyorum yüreğimin buğday tanelerini serpiyorum bembeyaz kağıtlara
ve sonra onlar doyuruyor yine sevgiyle,
umudumu da, ruhumu da.