BCA Times
  ÖNE ÇIKAN HABERLER
  • <strong>Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj</strong>
    Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj
  • Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
    Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
  • Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
    Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
  • Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
    Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
  • Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
    Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
  • Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
    Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
  • Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
    Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
  • Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
    Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
  • Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
    Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
  • Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül
    Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül




YAZARLAR

Ayfer YÜKSEL / Yazar
Ayfer YÜKSEL / Yazar
Eklenme Tarihi: 5 Şubat 2018, Pazartesi 02:45 - Son Güncelleme: 5 Şubat 2018 Pazartesi, 02:47
Font1 Font2 Font3 Font4



Sekoya ve Ben

                    

Sekoya; Dünya’nın en büyük ağacı ve en uzun yaşayan ağacı olma özelliği taşırken zamanın tik taklarında dal veriyor durmaksızın. Damar damar tutunuyor geniş topraklara, ölümü kabul etmeyip mezar taşı dikmeksizin… Genişliyor, uzuyor heybetli kelimelere betimleme olurcasına. Rüzgârların uğultusu onu ürkütemezken, ninnileşiyor adeta… Yaratılışın kutsallığına bir örnekken o, yaratışın gücüne timsal oluyor… Ya varoluşu kutluyor tüm görkemiyle, yıllara meydan okurcasına… Ya sonsuzluğu göremeyenleri uzaklara götürüyor… Öylesine gerçek ki yaprağıyla, dalıyla, köküyle, budağıyla “bir varmış bir yokmuş” masalları dahi siliniyor insan beyninden… Çünkü o zamana hâkimiyetiyle yok oluşu değil varoluşu simgeliyor…

 

Tıpkı…

Evlatları için kısa zamanının saniyelerini sonsuzluğa dönüştürüp, varoluş mücadelesinde faniliğini unutan her anne gibi.

 

Annelik mertebesine; uykusuz geceleriyle, sevinciyle, gözyaşıyla, korkusuyla, özlemiyle, sevgisiyle, vazgeçmezliğiyle, kavrulmuşluğuyla, rehberliğiyle ve koruyuculuğuyla, benliğin bencilliğinden arınmış tüm vericiliğiyle ve fedakârlığıyla değer katan tüm annelere hürmeten ve evlat sevgisinin kutsallığında gelmişimizin geçmişimizin nefesi olan çocuklarımızın varoluşuna şükranlarımla yazdığım Sekoya ve Ben adlı romanımda evlat sevgisinin yarattığı güce değinmek istedim ve bu yüzden sekoyaya benzettim hikâyemdeki anneyi.

 

Çünkü,

Çocuklarımız ya kökümüzdür.

Ya onsuzluk mezar taşı.

 

Çocukların nefesi ile tekrar yeşeren mevsimlere hep birlikte.


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN