ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Tarih satılır mı dediğinizi duyar gibiyim. Tarihimiz övünç, gurur ve mutluluk ile yad edeceğimiz olaylarla dolu olduğu kadar üzüntü duyacağımız olayları da içinde barındırmaktadır. İşte bu duruma örnek bir olayı sizlere aktarmak istiyorum;
“ Yıl 1931. 1. Dünya Harbinin izleri kapanmaya, yaraların sarılmaya devam edildiği, halkın normalleşmesi için çalışmaların sürdürüldüğü ve ekonomik sıkıntılara rağmen genç Cumhuriyetin dimdik ayakta olduğu bir dönemde modern arşivcilik adına tam bir felaket diyebileceğimiz bir olay yaşanmıştır.
İstanbul Defterdarlığı, elinde çok fazla kağıt olduğu ve bunları depolama sıkıntısı oluştuğu gerekçesi ile tasnifleme ve imha işlemlerini yapmak üzere Evrak-ı Metruke Tasviye komisyonu kurar. Kurar ancak komisyon üyelerinin hiç birisi arşivden anlayan kişiler olmadığı gibi bu belgelerin değerini takdir edebilecek yetkinlikte değillerdir.
Tarihimize ışık tutacak bu Osmanlı belgelerinin değerinin bilincinde olmayan komisyon tüm belgeleri birer kağıt parçası sayarak tasviye edilmesine karar verir ve maliye aracılığı ile toptan satışa çıkartır.
Yaklaşık 50-60 ton evrak satışa çıkarılır. Bilinenin aksine bu evrakları ihaleden Bulgaristan satın almamıştır İsviçreli Berger ailesi hamur kağıt yapmak üzere satın almıştır.
Tüm evraklar herhangi bir usul ve incelemeden geçmeden Sirkeci Gar’ında vagonlara yüklenir. Buharlı trenin bacasından çıkan kara dumanlar eşliğinde “satılık tarih” yeni sahiplerine teslim edilmek üzere yola çıkartılır.
Satış olayının duyulması ile birlikte kamuoyunda bir hareketlenme olur. Özellikle bilinçli tarihçiler İbrahim Hakkı Konyalı ve Muallim Cevdet İnançalp gazetelerinde ki köşelerinde olaydan bahsederek yetkililere yazılar yazarlar ; “ Bu felaketi durdurun”
Hatta Muallim Cevdet Topkapı civarlarında dolaşırken yola dökülen evraklardan bir kaçını çocukların elinden 20 kuruşa satın aldığını belirtir ve evrakların içinde “ Viyana seferinin yol masraf defteri, Orhaniye zırhlısının mühimmat defteri” gibi önemli evrakları görünce İsmet İnönü’ye de yazı yazar “aman efendin bu bir felakettir, bir dönemin hafızası paçavra misali satılamaz bu işe engel olun” der.
Ancak bu süreç başladığında artık çok geç kalınmıştır çünkü vagonlar Sofya ya doğru yola çıkmaya başlamıştır.
O sırada çok iyi derece de Türkçe bilen Galatasaray Lisesi mezunu ve Eski Osmanlı Mebuslar Meclisinde Manastır vekilliği yapmış Pançodoref isimli bir kişi Bulgar Hükümetine bir mesaj gönderir ve der ki; “ Burada çok önemli bir hafıza var bunlar hamur kağıt yapılamaz”
Bunun üzerine trenler Sofya’ya geldiğinde durdurulur ve Sofya hükümeti Berger ailesine gerekli ödemeyi yaparak evraklara el koyar. O sırada Ankara harekete geçer ancak evraklar hududu geçtiği için bir müdahalede bulunulamaz. Ankara hükümeti evrakların geri verilmesi için görüşmeler yapıp talepte bulunsa da Bulgar hükümeti Türkiye ile arayı da bozmak istemediği için oyalama taktiğine başvurur. Sofya hükümeti Avusturya dan bir heyet çağırır, evrakları inceletir ve önemini tarihi bir hafızanın ellerine geçtiğini anlayınca sadece küçücük bir kısım evrakı geri gönderirler.
Tarihi, siyasi, askeri ve denizcilik alanında bir çok değerli evrak Osmanlı arşivlerinde olması gerekirken maalesef büyük bir kısmı Sofya da kalır.”
1993 yılında İsmet Binark vasıtası ile Arşivler Arası İşbirliği anlaşması yapılmıştır ve heyetimiz büyük bir heves ile evraklarımızı almayı umut etmiştir ancak bu artık mümkün değildir. Uluslararası anlaşmalar gereği bu evraklar artık Bulgaristan devletinin himayesine geçmiş bulunmaktadır. Bunun üzerine heyet hiç değilse evrakların görüntülerini ve mikrofilmlerini almak üzere bir çalışma yapmıştır ancak bu şekilde de toplam evrakın içinden sadece yaklaşık 30 bin adedinin görüntüsü alınabilmiştir.
Toplam evrak sayısının 1,5 milyon adet olduğunu düşünürsek bu rakamın ne kadar düşük olduğu görülmektedir.
Bulgar hükümetlerinin bu evrakları bize geri vermemelerinin en büyük motivasyonu ise kendilerini Türkiye den sonra en önemli Osmanlı Arşivi olarak görmeleridir. Bunu da kültürel diplomasi de bize karşı bir güç olarak algılıyorlar ve iade etmeye yanaşmıyorlar.
Tarih biliminin geçmişten alınacak dersler ile geleceği inşa etmemize olanak sağlayacağını ve tarihin de belgeler ile ortaya konacağına inanan biri olarak bu belgelerin en kısa zaman dilimi içerisinde ülkemiz arşivlerine kazandırılmasını yürekten temenni ediyorum.
Mehmet ER