RÖPORTAJLAR |
Bir süre önce Unutma Zamanı kitabın yayımlandı. Gene bir eleÅŸtiri kitabı. Yalnızca eleÅŸtiri yazarı olmayı nasıl tanılarsın?
Yazı görünmezdir, biz onu fethettikçe içinde yitip gideriz… EleÅŸtiri yazarı olmak da o görünmezliÄŸin üzerine bir perde daha çekmektir aslında. EleÅŸtiriyi bir kör-metin, bir kör uÄŸraÅŸ olarak görmediÄŸim için hiçbir zaman diÄŸer yazma biçimlerimden öteye düÅŸen bir edim olmadı. Unutma Zamanı da bir eÅŸik-metinden hareket ediyor aslında. Varlık sorusunu dilin, felsefenin baÅŸkalaÅŸan kavramları dolayımında kendi kuramsal ve eleÅŸtirel yönteminin harcına yediren bir bakış, yerine göre de bir tersten perspektif arayışı.
Asıl ilgi alanın şiir, ağırlıkla şiir. Bu da eleştirinin en zor alanı mı?
Åžiir, etteki kıymıktır. Kendisini hep hatırlatır ve battıkça kendi dilini daha da baÅŸkalaÅŸtırır. Åžiir söz konusu olduÄŸunda açılan yaralar hep hatırlamanın baÅŸlangıç eÅŸiÄŸini oluÅŸturur. Çünkü ÅŸiirin varlık nedeni biraz da unutmaya karşı direnmedir. Åžiir eleÅŸtirisi de unutmanın o mahut tarihine bir parantez açma giriÅŸimi benim için. Güç, sert ve elbette eleÅŸtirinin en zor alanı olarak kalmaya mahkûm.
Artık günümüz edebiyatında eleÅŸtiri önemsizleÅŸti mi?
EleÅŸtiri yazınsal bir türdür ve yazılan eleÅŸtiri metni yazınsallıktan uzaksa, belli bir entelektüel donanımı yoksa, hangi alanda yazılmış olursa olsun eleÅŸtiri deÄŸildir. Günümüz edebiyatında bir yokluktan ve yoksulluktan dolayı her alanda olduÄŸu gibi eleÅŸtiride de bir deÄŸersizleÅŸme fazlasıyla var.
Nedir senin eleÅŸtiri anlayışını belirleyen ilke ya da dürtü?
Kuramın olmadığı yerde eleÅŸtiri olamaz. Hakikatin görünen yüzlerinin üstündeki perdeyi ancak belirsiz bir alanda dillendirilebilecek olan bir karşı-estetikle baÄŸlamlarını hayattan ve düÅŸünceden alan bir kurucu-estetiÄŸin yorum üreten benlik tasarımının her daim kendi kendinin de celladı olduÄŸunu hatırlamak baÅŸlangıç ilkelerim.
Peki günümüzde yazılan Türkçe ÅŸiir hakkında bir ÅŸeyler söyler misin?
Bugün yazılan ÅŸiir daha çok bitimsiz bir hırsın, hevesin kurbanı olan bir acelecilikle malul. Yeni biçim ve güçlü ÅŸiir arayışları bu aceleciliÄŸin kurbanı oluyor. Her ÅŸeye raÄŸmen örgülerini çok sıkı ören bir ÅŸiirimiz var.
Bir yayınevinde editörlük yapmak yazarı nasıl etkiliyor?
Çok deÄŸiÅŸik ÅŸekillerde etkilediÄŸini söyleyebilirim. Bereketli bir insan malzemesi ve tanıklık saÄŸlıyor her ÅŸeyden önce. Kitapla uÄŸraÅŸmak, her gün her an sayfalar arasında gezinmek, o sayfalara dokunmak ve koklamak, yeni heyecanlara vesile olmak, mümkünse insanların yolunu kısaltmak ve onlara yepyeni bir dünyanın kapılarını aralamak editör olmanın en büyük hazlarından biri. Bir yayınevinde editör olmak yazar Ahmet Bozkurt’u yazınsal ilgileri dahilinde ne öteye ne de beriye çekiyor. Kendi korunaklı alanında kendi yazınsal dünyasını kitapla ve yazıyla besleyen biri olarak yayın sektörü nümayiÅŸinin ruhuma deÄŸemeyeceÄŸi, kalemime dokunamayacağı bir labirent dünyam var. Onu korumak ve kollamak boynumun borcu.
Hayatta asıl yapmak istediğin nedir?
Sığınacak hiçbir bahanemin olmadığı bir dünyada yepyeni, yakası açılmadık, kışkırtıcı yazı deneyleri gerçekleÅŸtirmek.