BCA Times
  ÖNE ÇIKAN HABERLER
  • <strong>Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj</strong>
    Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj
  • Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
    Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
  • Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
    Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
  • Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
    Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
  • Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
    Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
  • Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
    Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
  • Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
    Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
  • Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
    Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
  • Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
    Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
  • Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül
    Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül




YAZARLAR

Ayfer YÜKSEL / Yazar
Ayfer YÜKSEL / Yazar
Eklenme Tarihi: 10 Mart 2018, Cumartesi 20:52 - Son Güncelleme: 10 Mart 2018 Cumartesi, 20:52
Font1 Font2 Font3 Font4



Özgürlüğünüz Mahkumunuz Olsun

Yaradanın yarattığı, onun emriyle meleklerin önünde secde ettiği, kovulmuş kibirli şeytanın kendi yaratılışını inkar edercesine emre itaatten uzaklaşıp, üstünlüğüne isyan ettiği “insan”; kadın – erkek ikilemesiyle tüm yaratılışın en özeliyken, fıtrat ayrılıcağındaki mükemmel denge ile oluşan en saygın bütünlüğü, malesef kendini bilmez, bilimsiz, ilimsiz cahiller tarafından bozulmak istenmekte…

 

Şekli verilmiş, şeması çizilmiş, görevleri belirlenmiş, irade ile güçlendirilip nefisle sınava alınmış olan “insan” ne yazık ki kutsal kitapla ona sunulan tüm öğütleri ya anlamamakta, ya öğrenmemekte ya da gaile almamakta.

 

Anlamamaya, öğrenmemeye dirençli bu insanların tespiti, teşhisi, yargısı sadece yüce Allah’a ait olduğundan ulvi ve medeni inancım gereği “insan”ı sadece eylemleri ile değerlendirme hakkına sahip olduğumun bilincinde olarak, insani yanlışları düzeltme, onarma çabasıyla; savunma, set çekme, kınama, öğretme ve gerektiğinde “dur deme” hareketinin bizim gibilerin asli görevi olduğunu düşünmekteyim. Yoksa, kirli ortamda üreyen zararlı bakteriler gibi boş buldukları ortamın istilacıları da “erdem yiyiciler” olacak gibi görünüyor.

 

Hele ki! Bazıları! Hadsizce; farklı boyutlarda farkı şekillenmelerle insanı insan yapan tüm erdemleri; had safhadaki utanmazlıkları, riyakarlıkları, bencillikleri, doyumsuzlukları, tek kelime ile cahillikleri ile yok etme çabasında sınır tanımıyorlar.

 

Tıpkı: bir kaç gün öncesinde iki magazin figürünün; çağımızdaki en güçlü görsel iletişim teknolojisi olan televizyonda kadını, erkeği dolayısıyla insanı kendi nefislerinin kokuşmuşluğunda, kendine benzeyen insanlar grubu kurma çabasıyla, “insan”ı sadece cinselliği ile değerlendirip yaradanın muhteşem yaratışı olan “insan”ı bataklığa çekmek istemeleri gibi.

 

Kadını sadece cinsiyeti ile değerlendirip, onları beyinsel gücün saygınlığından yoksun et parçası olarak nitelendiren, inşaat işçilerini de inciterek uygunsuz genetik tohum alışverişini mübah ve olağan gösterip tavsiye ederek, ayıpların en büyüğünü işlerken aynı zamanda kendi ahlaki bozukluğuna kılıf uydurmaya çalışan, erkeğin kolunun altında mızırdanan bir hayvancık olmanın şevhetinden ilerlemiş yaşına rağmen kurtulamayan, bu iki “haber kiri” kişilerin, görsel şovları sayesinde elde ettikleri haram nemaların engellenemeyişi ise gittikçe bozulan insani sistemlerin göstergesi sadece.

 

Ne yazık ki yılın sadece bir gününde kadın problemlerini ele alıp, olması gereken kadın profilini üç beş saniyelik reklamlar ile betimleyen, kadın hakları hakkında ki makaleleri; ana haberlerin magazin bölümüne daha fazla zaman ayırabilmek amacıyla sadece başlığı ile sunabilen, gerçek emektar annelere, tarlada çalışan yüzü güneş kavuruğu nineye, koca dayağında ömrünün cefasını çeken Ayşe’ye, Fatma’ya, Zeynep’e, Mine’ye dalga geçer gibi saliselik görüntüler ile saygı sunan televizyonlar öylesine riyakar ve öylesine çelişki içerisindelerki, yılın 364 gününü sadece reyting uğruna sakıncılı magazin figürlenin elinde heba etmektedirler.

 

Bu yüzden henüz gelişmekte olan ülkemizde beklenen demokrasinin tanımındaki özgürlüğün; bilimsiz, ilimsiz ve ahlak yoksunu insanların elinde kaşla göz arası şekil değiştirip, henüz yetişmekte olan genç neslimize onlar daha olgunlaşmadan bozuk şekliyle sunulması, medeniyet adı altında özgürlüğün sınırsız gösterilmesi, önüne set çekimesi gereken bir zombi atağı iken, set çekicilerimizin harekete geçmesi acil durum gibi görünmekte.

 

Durum böyle iken medeniyetin en güçlü argümanı olan demokrasinin, demokrasinin en güçlü argümanı olan özgürlüğün saşkınlığın ve sapkınlığın elinde bir oyuncağa dönüşmesine asla izin verilmemeli ve özgürlüğün sınırları mutlaka bilinmeli

 

Çünkü özgürlüğün sınırsızlığı insanlık için en büyük kaostur.

 

Dileğim: siz özgür, özgürlüğünüz mahkumunuz olsun ki akıllı, ahlaklı, mutlu ve insan gibi yaşayabilesiniz…

 

 

 


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN