NUTUK’TA ERMENİ KONUSU | BCA Times




  ÖNE ÇIKAN HABERLER

NUTUK’TA ERMENİ KONUSU
Eklenme Tarihi: 11 Şubat 2019, Pazartesi 19:05 - Son Güncelleme: 11 Şubat 2019 Pazartesi, 19:05
Font1 Font2 Font3 Font4



NUTUK’TA ERMENİ KONUSU
Genel Durum ve Görünüş

 

 

Ermeni PatriÄŸi Zaven Efendi de, Mavri Mira Hey’eti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor. (s. 2)

Milli kuruluÅŸlar siyasi amaç ve hedefleri

Vilayet-ı Åžarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin kuruluÅŸ amacı da (tüzüklerinin 2. maddesi), DoÄŸu illerinde oturan bütün halkın dini ve siyasi haklarının serbestçe kullanılmasını saÄŸlayacak meÅŸru yollara baÅŸvurmak, bu illerdeki müslüman halkın tarihi ve milli haklarını gerektiÄŸinde medeniyet dünyası karşısında savunmak, DoÄŸu illerinde yapılan zulüm ve cinayetlerin sebepleri ile bunları iÅŸleyenler ve sebep olanlar hakkında tarafsız soruÅŸturma yapılarak suçluların sür’atle cezalandırılmalarını istemek. Yerli halk ile azınlıklar arasındaki anlaÅŸmazlığın giderilmesine ve eskiden olduÄŸu gibi iyi iliÅŸkilerin saÄŸlamlaÅŸtırılmasına gayret etmek, savaÅŸ durumunun DoÄŸu illerinde yarattığı yıkım ve yoksulluÄŸa, hükümet nezdinde teÅŸebbüslerde bulunarak elden geldiÄŸince çare aramaktan ibaretti. (s. 3)

Ä°stanbul’daki yönetim merkezinden verilmiÅŸ olan bu direktife uygun olarak Erzurum ÅŸubesi, DoÄŸu illerinde Türk’ün haklarını korumakla birlikte, Ermeni göçü sırasında görülen kötü davranışlarla halkın hiçbir ilgisi bulunmadığını, Ermeni mallarının Rus istilasına kadar korunduÄŸunu, buna karşılık müslümanlara pek gaddarca davranıldığını; hatta verilen emre aykırı olarak, göçten alıkonan bazı Ermenilerin koruyucularına karşı yaptıkları kötülükleri, güvenilir belgelerle medeniyet dünyasına duyurmaya ve DoÄŸu illerine dikilmiÅŸ olan hırs yüklü bakışları hükümsüz bırakacak çalışmalar yapmaya karar veriyor (s. 3)

… Vilayat-ı Åžarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin kuruluÅŸuna yol açan asıl sebep ve düÅŸünce, DoÄŸu illerinin Ermenistan’a verilmesi ihtimali oluyor. Bu ihtimalin gerçekleÅŸmesinin de DoÄŸu illeri nüfusunda Ermenilerin çoÄŸunlukta gösterilmesine ve tarihi haklar bakımından onlara öncelik tanınmasına çalışanların, ilmi ve tarihi belgelerle dünya kamuoyunu aldatmayı baÅŸarmalarına ve bir de müslüman halkın Ermenileri topluca öldüren barbarlar olduÄŸu iftirasının bir gerçekmiÅŸ gibi kabulüne baÄŸlı olduÄŸu düÅŸüncesi ağır basıyor. Ä°ÅŸte bundan dolayıdır ki, dernek, aynı gerekçeye dayanarak ve aynı yollardan yürüyerek tarihi ve milli hakları savunmaya çalışıyor. (s. 4)

Kışkırtmalar

Efendiler, Amasya’da görüÅŸmelere baÅŸladığımız 20 Ekim günü, alınan bilgilerin özeti ÅŸuydu: Ä°stanbul’da, Hürriyet ve Ä°tilaf Partisi, Askeri Nigahban Cemiyeti ve Muhipler Cemiyeti bir blok kurdular. Bu blokla, Ali Kemal ve Sait Molla gibi kimseler, azınlıkları sürekli olarak Kuva-yı Milliye aleyhine kışkırtmaya baÅŸladılar. Rum ve Ermeni patrikleri, Kuva-yı Milliye aleyhine Ä°tilaf Devletleri temsilcilerine baÅŸvurdular. Ermeni PatriÄŸi Zaven Efendi, Neologos gazetesinde yayınladığı bir mektupla, son Milli Mücadele hareketinden dolayı Ermenilerin göç etmekte olduklarını ilan etti. (s. 178)

Çürüksulu Mahmut PaÅŸa’nın Demeci

Ayan üyelerinden Çürüksulu Mahmut PaÅŸa, “Bosphore” gazetesi yazarlarından birine, siyasi durumumuzla ilgili bir demeç vermiÅŸti. Mahmut PaÅŸa’nın o tarihlerde, Barış Hazırlıkları Komisyonu üyesi olduÄŸunu da hatırlarsınız. PaÅŸa’nın 31 Ekim 1919 tarihli Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlanan demecini, 17 gün sonra Sivas’ta okudum. “Ermenilerin aşırı isteklerine hak vermemekle birlikte, sınırlarda bazı düzeltmelerin yapılmasına razı oluruz” ifadesi dikkatimi çekti. DoÄŸu Anadolu’da Ermenistan lehine toprak tavizlerinde bulunulacağına söz verme anlamı taşıyan bu cümlenin, Barış Komisyonu üyesi olan bir devlet adamı tarafından söylenmiÅŸ olması, gerçekten üzerinde düÅŸünülmeye ve hayretle karşılanmaya deÄŸerdi. Bu sebeple 17 Kasım 1919 tarihinde, Çürüksulu Mahmut PaÅŸa Hazretleri’ne yazmayı yararlı saydığım bir telgrafta, demecindeki iÅŸaret ettiÄŸim cümleden dolayı, “DoÄŸu Anadolu halkının pek haklı olarak, son derece üzgün ve kırgın olduÄŸunu belirttikten sonra, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nin kararları gereÄŸince, milletin Ermenistan’a bir karış toprak terketmeyeceÄŸini ve hatta, eÄŸer hükümet, böyle acı bir mecburiyete boyun eÄŸerse, milletin kendi haklarını bizzat savunmaya kararlı olduÄŸunu ve bunun bütün dünyaya ilan edilmiÅŸ bulunduÄŸunu” yazdım ve bu milli azim ve kararın herkesten önce, Barış Hazırlıkları Komisyonu’nun sayın üyelerince bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi gereÄŸini arz ettim. (s. 211)

Aldatıcı Söz Vermeler, Ağır Ä°ftiralar

Efendiler, Ä°stanbul’dan gönderilen 19 Åžubat 1920 tarihli yazıda, “Ä°ngiliz DışiÅŸleri Bakanlığı’ndan Ä°stanbul’daki siyasi temsilciliÄŸine gelen ve siyasi temsilcilik tarafından da resmen hükümete yapılan sözlü tebligatta, padiÅŸahlık baÅŸkentinin Osmanlı Devleti’nde bırakıldığı bildirilmiÅŸ; fakat bununla birlikte, Ermeni katliamının durdurulması ve Yunanlılarla bütün Ä°tilaf Devletleri’nin kuvvetlerine karşı olan tutumumuzun deÄŸiÅŸtirilmesi istenmiÅŸ; aksi takdirde, barış ÅŸartlarının deÄŸiÅŸtirilmesinin muhtemel bulunduÄŸu da ayrıca ifade edilmiÅŸtir” denilmekte ve bazı hususlar, özellikle “ÅŸikayete yol açacak en küçük olaylara bile meydan bırakılmaması” tavsiye edilmekteydi.

Efendiler, bu sözlü vaadin arkasındaki anlam ve maksat ne olabilirdi? Yunanlıların, Fransızların ve daha baÅŸkalarının iÅŸgali altında bulunan vatan topraklarından baÅŸka, Ä°stanbul’un da alınması kararlaÅŸtırılmıştı. Ancak, ileri sürülen ÅŸarta uyulursa, Ä°stanbul’u almaktan vazgeçeriz mi, denilmek isteniyordu? Yoksa, Yunanlıların, Fransızların, Ä°talyanların iÅŸgalleri zaten geçicidir, Ä°tilaf Devletleri, yalnız Ä°stanbul’u alacaktı, fakat teklif ettikleri ÅŸarta uyarsak, onu da bırakacaklardır; anlamı mı çıkarılıyordu?

Veyahut da Efendiler, Ä°tilaf Devletleri Kuva-yı Milliye’nin iÅŸgal bölgelerinde, iÅŸgal kuvvetlerine karşı kurduÄŸu cepheleri bozdurmaya ve açtığı savaÅŸları, giriÅŸtiÄŸi hareketleri durdurmaya, Ä°stanbul Hükümeti’nin gücünün yetmeyeceÄŸini çok iyi anladıklarından, Yunanlılar da dahil olmak üzere, Ä°tilaf Devletlerine karşı yapılan saldırının önlenememiÅŸ ve aslı olmayan Ermeni katliamına son verilmemiÅŸ olduÄŸu bahanesiyle Ä°stanbul’u da mı iÅŸgal etmek niyetindeydiler?

Daha sonraki olaylar, bu son tahminin doÄŸru olduÄŸunu göstermiÅŸtir, sanırım. Ne var ki, Ä°stanbul Hükümeti’nin Ä°ngiliz temsilciliÄŸinin teklifinden böyle bir anlam çıkarmaya yanaÅŸmamış, aksine ümide kapılmış olduÄŸu görülüyordu.

Efendiler, yapılmış olan teklifin ne derece yersiz olduÄŸu hususunda bir fikir verebilmek için, biz de o günlerle ilgili bazı durumları hatırlayalım. Åžüphe edilmemek gerekirdi ki, Ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeÄŸe uygun deÄŸildi. Aksine, güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cür’et alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta idiler. Ä°ntikam düÅŸüncesiyle her tarafta insafsız bir ÅŸekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekte idiler. MaraÅŸ’taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı kuvvetleri ile birleÅŸen Ermeniler, top ve makineli tüfeklerle MaraÅŸ gibi eski bir Müslüman ÅŸehrini yerle bir etmiÅŸlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları iÅŸkenceyle öldürmüÅŸlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiÅŸ olan bu vahÅŸeti yapan Ermenilerdi. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuÅŸ ve kendilerini savunmuÅŸlardı. Yirmi gün süren MaraÅŸ katliamında, Müslümanlarla birlikte ÅŸehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında Ä°stanbul’daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir ÅŸekilde ortaya koymakta idi.

Adana ili içindeki Müslümanlar, tepeden tırnaÄŸa kadar silahlandırılmış olan Ermenilerin süngülerinin baskısı altında her dakika öldürülmek tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlardı. Canlarının ve bağımsızlarının korunmasından baÅŸka bir ÅŸey istemeyen Müslümanlara karşı uygulanan bu zulüm ve yok etmek politikası, medeni insanlığın dikkatini çekecek ve onları insafa getirecek nitelikte iken, aksinin yapıldığını iddia ederek ondan vazgeçilmesini isteme gibi bir teklif nasıl ciddi olarak kabul edilebilirdi? (s. 260,261)

Doğu Cephemizde Ermenilerle Savaş Başlıyor

Arzu buyurursanız o günlerin doÄŸu sınırlarımızdaki ciddi iÅŸlerine geçelim:

Yüksek hey’etinizce de bilinmektedir ki, Mondros AteÅŸkes AnlaÅŸması’ndan beri Ermeniler, gerek Ermenistan içinde, gerek sınıra yakın yerlerde, Türkleri toplu olarak öldürmekten bir an geri durmuyorlardı. 1920 yılının Sonbaharında Ermenilerce yapılan zulümler dayanılmaz bir kerteye geldi ve Ermenistan seferine karar verildik. 9 Haziran 1920 tarihinde, DoÄŸu bölgesinde geçici seferberlik ilan ettik. 15’nci Kolordu Komutanın Kazım Karabekir PaÅŸa’yı DoÄŸu Cephesi Komutanı yaptık. 1920 Haziranında, Ermeniler, Oltu’da kurulan, mahalli Türk yönetimine karşı hareketle, o bölgeyi ele geçirdiler. DışiÅŸleri Bakanılığı’mız tarafından Ermenilere 7 Temmuz 1920’de bir ültimatom verildi. Ermeniler aynı ÅŸekilde hareketlerine devam ettiler. Sonunda, seferberlikten üç buçuk dört ay kadar sonra, Ermenilerin Kötek, Bardiz bölgelerinde toplanan kuvvetlerimize taarruzu ile savaÅŸa baÅŸlandı.

Ermeniler, 24 Eylül 1920 sabahı Bardiz cephesinden baskın ÅŸeklinde yaptıkları genel bir taarruz ile baÅŸarıya ulaÅŸtılar. Ermeniler geri püskürtülüp girdikleri bölgelerden atıldılar. Ordumuz 28 Eylül sabahı ileri harekete geçti. …

Ordu, 29 Eylülde Sarıkamış’a girdi, 30 Eylülde Göle iÅŸgal edildi. Fakat bazı sebepler ve düÅŸüncelerle 28 Ekim 1920 tarihine kadar, bir ay, Sarıkamış-LaloÄŸlu hattında kaldı.

Efendiler, savaÅŸ alanında verilecek emri bekleyen DoÄŸu Ordumuz, 2 Ekim 1920 günü Kars üzerine harekete baÅŸladı. DüÅŸman, direnmeksizin Kars’ı terketti. Kars 30 Ekimde tarafımızdan iÅŸgal edildi. 7 Kasım tarihinde birliklerimiz, Arpaçay’ına kadar olan bölgeyi ve Gümrü’yü ele geçirdi.

Ermeniler, 6 Kasımda ateÅŸkes ve barış için müracaat etmiÅŸlerdir. Biz de ateÅŸkes anlaÅŸmasının maddelerini, DışiÅŸleri Bakanlığı vasıtasıyla, 8 Kasımda Ermeni ordusuna bildirdik. 26 Kasımda baÅŸlayan barış görüÅŸmeleri 2 Ocak’ta son buldu ve 2/3 Ocak gecesi Gümrü AntlaÅŸması imzalandı. (s. 331-333)

Milli Hükümet’in Yaptığı Ä°lk AntlaÅŸma: Gümrü AntlaÅŸması

Efendiler, Gümrü AntlaÅŸması, Milli Hükümet’in yaptığı ilk antlaÅŸmadır. Bu antlaÅŸma ile, düÅŸmanlarımızın hayallerinde ta HarÅŸit vadisine kadar uzanan Türk ülkelerini kendisine bağışlamış oldukları Ermenistan, Osmanlı Devleti’nin 1877 seferiyle kaybetmiÅŸ olduÄŸu yerleri, bize, Milli Hükümet’e terkederek aradan çıkarılmıştır. DoÄŸudaki durumlarda önemli deÄŸiÅŸikler olması yüzünden, bu antlaÅŸma yerine, daha sonra yapılan 16 Mart 1921 tarihli Moskova ve 13 Ekim 1921 tarihli Kars AntlaÅŸmaları geçerli olmuÅŸtur (s. 333).

Türkiye’ye Yapılan Barış Teklifleri Arasında KarşılaÅŸtırma

Kafkas sınırı:

Sevres’de: Türk – Ermeni sınırının tayini Amerika CumhurbaÅŸkanı Wilson’a bırakılmıştır. Wilson, sınır olarak Karadeniz kıyısında Giresun’un doÄŸusundan baÅŸlayan, Erzincan’ın batı ve güneyinden, Elmalı, Bitlis ve Van Gölü’nün güneyinden geçen ve birçok noktada Birinci Dünya Savaşı’ndaki Türk – Rus Cephesini izleyen bir hattı göstermiÅŸtir.

Mart 1921 teklifinde: Milletler Cemiyeti bir Ermeni yurdu kurulması için doÄŸu illerinden Ermenistan’a bırakılacak toprakların tespiti için bir komisyon kuracak, Türkiye bu komisyonun kararını kabul edecek.

Lozan’da: Bu konu ortadan kaldırılmıştır. (s. 508, 509)

 

Yazan : Zehra KardeÅŸ

Ä°stanbul Anadolu Lisesi

Md Yrd.

Türk Dili ve Edb. ÖÄŸretmeni

e-posta: zehra76@gmail.com

 


Bu haberlerde ilginizi çekebilir!