ÖNE ÇIKAN HABERLER |
-Özledim anne çocukluğumu dedim.
-“Git yaz kızım eskiler şimdiye adapte olamaz, yeniler eskilerin gülüşlerini anlayamaz dedi”.
Yazdım ama anlayanların sadece eskiler olmadığını fark ettim. Ben Kadıköy de 90ların ufak kara sevdasıydım. Başrolümde de Sayın Çelik Erişçi vardı. Çocukluğum en güzel anıları onun benim hayalimde kalan gülüşü ve bize yaptığı babalıklar ile dev bir kalbi olduğuna inandığım güzel yürekli insandı. Tüm yaramazlıklarıma rağmen sevildiğimi bilir galiba birazda şımarıklığa vururum kendimi. Herkesin hayatı çocukluğu farklıdır ama ben yaşadıklarımın kahramanı olarak onu seçmiştim. Yaşadığım çocukluğumun yaşayan efsanesi. Teşekkürler Çelik Erişçi.
Ne kadar çok hasretiz değil mi mutluluğa?
Top oynayan çocuklara,
Evcilik oynayan kızlarımıza,
Ağaçlara dalan yavrularımıza,
Ne kadar muhtacız bir gülüşe değil mi?
Herkesi tanıyan bakkal amcaya,
Birbirini çekiştiren komşulara,
Yürürken selam verenlere,
Ne kadar hasretiz değil mi bir kuru kalabalığa?
Seksek oynarken “gel” diyen anneye,
Babası gelmeden eve kaçan miniklere,
Ve mahallenin yakışıklısına aşık olan kızlara,
Ne kadar da muhtacız aslında eskilere?
Mahalledeki bakkala,
Mahalledeki komşulara,
Mahallenin çocuklarına,
Mahallenin delikanlılarına,
Mahallenin genç kızlarına,
Mahallenin anne, babalarına,
Bizler aslında en çokta masumiyete hasretiz…