ÖNE ÇIKAN HABERLER |
İnsanoğlu, düşünce ve bilgisini, başkalarına aktarmak ve iletmek amacıyla, harf ve hecelerden oluşan kelimeleri ve bunlarla oluşturduğu anlamlı cümleleri kullanır. Bilgi hazırlandığı ortamdan kelimelere dökülür ve buradan hedefe doğru iletilir. Hedef ise aldığı bu kelimeler kümesini bilgiye dönüştürür. Biz buna ‘ iletişim’ diyoruz. Kaynak, iletim yolu ve hedef… İşte buradaki dönüşüm süreci de bilginin ve onu ifade eden kelimelerin bir güce sahip olduğunun göstergesidir. Şöyle ki her byte (bayt) bilgi taşır ve bu bilgi ise bir enerjidir. Dolayısıyla biz bu bilgiyi ifade eden kelimeleri nasıl seçmeliyiz sorusu akla gelmektedir.
Evet işte siz bu yazıyı okurken, zihnimdeki bilgi ve inanmışlığın tamamını size aktarabilmemin söz konusu olamayacağının farkında olarak uygun kelimeleri seçmeye çalıştığımı anlayacaksınız. Doğru kelimeler seçilirse kaynakta oluşturulan bilgi hedefe yüksek doğrulukta ulaşmış olur.
Aslında;
‘Konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz
Konuşuyoruz ama anlamıyoruz’
şarkı sözlerinde olduğu durumdayız. Çünkü kelimeler anlamını yitirmiş ve yitirmek üzere.
Mesela ‘Emin’ dediğimiz an aklımıza ilk gelen isim şüphesiz ‘Hz.Muhammed (SAV)’ dir. Kelime adeta O’nunla vücut bulmuş. ‘Adalet’ kelimesi Hz.Ömer ile somutlaşmış durumda. Yani kelimenin kendi gücüne güç katmış Ömer. ‘İlim’ dersek ‘Hz.Ali’ karşımızda belirir. ‘Doğru’ kelimesini her kullandığımızda Hz. Ebubekir aklımızdan gitmiyor.
Ama bugün bu kelimeleri hiç çekinmeden kullanabiliyoruz..
Yerinde kullandıkça güçlenen, güçlendikçe tesirli hale gelen kelimeler gerçekten bir enerjidir. Bu gün ileri teknoloji kelimelerin gücü ile hareket etmektedir. Yazılan bütün kodlar ve donanımlar bu gücün bir eseridir. Mesela savunma sanayiinde kullanılan savaş anında uçakların dost mu? düşman mı? (IFF-Identification Friend or Foe) Olduğunun bilinmesi hayati önem taşır. Dost olan uçak yanlış bir kelimeyi (kodu) gönderse kendi tarafı tarafından bertaraf edilebilir. Bu korkunç senaryo sadece bir kelimenin yanlış kullanılması ile oluşmuş olacaktır.
Nitekim son zamanda yaşadığımız hain, alçak, darbe ve işgal harekatını da ‘kelimelerin gücü’ ile bertaraf etmedik mi?
Sayın Başbakanımızın “Bu kalkışmayı yapanlar, bu çılgınlığı yapanlar en ağır şekilde bedelini ödeyecektir” sözü vatandaşı cesaretlendirmedi mi?
Ve aynı kararlılıkla “Halkın gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar" diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın sözü milyonları meydanlara koştur madı mı?
Bu cümle darbecilerin topuna silahına uçağına galip gelmedi mi?
Evet sözün piri Yunus Emre’ nin dediği
“Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı bal ile yağ ede bir söz”
Söz ehlinin söylediği anda vücut bulur. Bugün hayatında tekbir doğrusu olmayan birilerinin ‘yalan sözün’ zararlarını anlatmaya salahiyeti varmı dır? Bence yok..
Kitap okumamış mürekkep yalamamış birinin, okumanın faydalarını anlatabileceğini düşünebilir miyiz? Hayır..
Hayatında bir kez olsun Laboratuvar’a girmemiş bir araştırmacının ‘inovasyon’ ‘ARGE’ diye nümayışlarda bulunmasının faydası varmıdır? Yok..
Demek ki kelimenin gücü tesiridir..Ancak kullanan ile somutlaştığı anda ortaya çıkar..Bundan sonra seçerek konuşalım. Olumlu konuşmak kelimenin gücünü artırır.
‘Pislik atmayın’ yerine ‘temiz tutalım’ gibi..
Ve toplum hayatımızda gücü yıllardır korunan kelimelerin içini boşaltmayalım.. Bu çok tehlikeli bir iştir. 21. Asrın bir ‘Türk Asrı’ olması hedefiyle yola çıkmış bu aziz milletin azmini yok eder.
Güzel düşünüp, olumlu ifade edelim.