ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Her renk insan geçebiliyor eğer bir metropolde yol üstü bir amerikan kahvesinde oturuyorsanız. Her renk.. Saçları, derileri, sesleri renk renk onlar yüzlerce insan. Bakışları hariç herşey renklidir. İnsanların kalabalığa anlamsız gözlerle bakışı evinize gittiğinizde ne kadar korkunç ve hayvani birşey..
Tanıdığınız yada yeni tanıdığınız bir kişinin bakışlarına şekil ve ifade vermesi aslında yalnızlıklarımızın en temel sebebidir. Oysa yoldan geçen birinin bakışları düşüncelerini, o anki sıkıntılarını size direk hissettirir.
Büyük şehirlerin büyük binaları arasında yağmur asla romantik bir eylem değildir mesela. Şehri ıslatan, ulaşımı engelleyen, üstü başı azametlilerin kabusudur. Boşanmayı düşünen bir çiftin çocuğunun buna engel olması gibi birşey yağmur. Yağmur bir ebeveyni tarafından terkedilmiş bir çocuk kadar gariban, ona sorarsanız ayaklar altında..
İnsanların iletişimsizlik cehennemine saplanması aslında teknolojik bir tektonik harekete zaman olarak değer. Aslında dünyanın en yalnız adamı yan masada oturan sürekli karşısında ki kadını dinleyen adamdır. Dinlemenin değil onaylamanın gereksizliğinin dibine vurmuş olmasına rağmen boş gözlerle karşısındakini izlemeye devam etmek, onun bu dünyada ki en gönülsüz çilesidir. Bakarsanız herşeyin başı sex. Kadına bakarsanız konuşmak. Herkesin mastürbasyon şekli farklı tabi.
Arka masadaki adamın yanındaki kadının ne düşündüğü umrunda değil mesela sürekli öpme bi yerden tutmanın anlık hazlarla kar edinmenin derdi onun ki. Belki kız sadece anne olmak istiyor, sorunda budur sanırım. Adama o psikolojinin yansıması kadına bu şekilde tepkiyordur. Tüm derdi alış veriş olanlar var mesela yaşlı bir adamla kızı gibi görünenlerin çoğu metres hayatı yaşıyor bu kentte.
Acı ve foseptik kokusudur tüm bu pahalı ya da ucuz parfümlerden aldığım koku.. Diğer bir masada iki kız arkadaş fingir finfir gülüşür ota boka bakıp küçük şeylerle küçük beyinlerini eğlendirirken..
Başka iki kız arkadaştan birinin masaya ayağını uzatmış diğerinin bilgisayarı dizinde sürekli bişeyler yazıyor bi yandan sevdikleri müzikleri dinleyip bir yandan aşırı toplumsal gerçekçi analizler yapmaktan öte akşam evde makarna mı yoksa tarhana çorbası mı içeceklerini tartışmalarının samimiyeti içimi ısıtır. Tiplere bakarsan ayrı takimların kombine biletleri olan iki arkadaşa da benziyorlar biri siyah diyor öbürü kırmızı…
Her bölgeden insan her kafadan her hayattan numuneler.. Tanıdıkları tek şey yağmurdur.. Yağmur beş vakit serbestledikçe piyasa herkes için haz olabilecek kurgusuz bir hüzündür.
Kalabalığın dili yoktur. Kalabalık açlığın, bilinçsizliğin kabullenilmiş bir sosyal tecavüzün anlamsız sesidir. Kalabalık bir şarkının introsunu derin derin solumak eve yalnız dönmektir büyük şehirlerde. Dünyanın en gidilemez yeri insanın kendi sırtıdır. Asla kendi gözü ile karşısında göremeyeceği tek yer. Gitmek hiç kimseye yakışmaz.
Kalanların ise tek çaresizliği kalabalık..