ÖNE ÇIKAN HABERLER |
“Conformisme et Rèvolte”
Ahlak ne idi? Akılda, ahlak kavramının tanımı nerede bitiyordu? Bencilliğin varoluşsal yokluğu, ahlakta neye tekabül ediyordu? Ahlak, sadece toplumsal izmlerde yalancı kimliğini, “ben” kavramında saklayabiliyor; “ben” lerin siz olduğu toplumlarda ise maddeci kimliğinden çıkarak gerçek yüzünü gösteriyordu. Devrin aydınlarının ve liderlerinin, ahlak kavramını, materyalizmin maddeye vurduğu şahmeranlık dayatmasıyla açıklarken toplum, sembolistin ahlaka dayadığı mana ile düşünmeye başlamış; körü körüne itaati, namuslu adam ahlakı olduğu tanımı, zihinlerinde kabullenmeye başlamıştı.
Ahlak kavramının maddeleştiği dönemde, ayak basılmamış, bakireliği yitip gitmemiş bir İsyan çıkar!
“İsyan, hürriyetin habercisidir” düşüncesi ile ahlak kavramını yeniden tanımlayan Nurettin topçu; “Ahlak, hareketlilik gerektirir. Çünkü hareket bizi değiştirmiştir, insan, hareketten önce ne ise artık o değildir. Kendi kabiliyetinin farkına varan insan, kendini daha özgür ve ahlaklı hissedecektir.” Hareket içinde olmayan bir ahlakın, özgür olamayacağını; ahlaki özgürlüğün, kendi mahiyetinin zorunlu kanunlarıyla var olan ve “hareketleri yalnız kendisi tarafından belirlenmiş şeye diyorum,” der Topçu. Zorunluluğu, toplumların üzerinde bir dayatma biçiminde kullanılan kast olarak görmez. Ona göre zorunluluk, anlaşılabilir olmanın, anlaşılabilir olma da gerçekliğin şartıdır. Ahlak ilkesini, bireyin merkezinde evrene yayar.
Birey-Toplum – Devlet –ulus anlayışının işleyişi ve aksaklıklarının bir çözüme varılması amaçlanan dönemde Nurettin Topçu, toplumların bireyin kendi içinde barındırdığı ahlaki gelişmişlikle, bütünsel olayları, aksaklıkları aşabileceğini, toplum ve bireyin merkezine, akılcılıktan uzak, insanın kendi hüviyetinde barındırdığı ahlak yasasını ileri sürer. Âlemde, bütün yasaların işleyişinin tek bir kanuna göre; ahlak yasasına göre ilerlediğini savunan Topçu, âlemin üç şeyin bütünü olduğunu söyler: Varlık, düşünce ve hareket.
Hareket kavramını, Mevlana’nın “iradeye hâkim gönle esir” düsturuyla çözümleyen Topçu, iradenin hükmünde ortaya çıkan her bir hareketin, mükemmele yakın bir adım olduğunu ve her iradenin hükmünde atılan hareketin, iradenin, kendi yokluğunun sınırlarını aşmanın bir eylemi olduğunu vurgular. Ahlaki bir hareketin, iradenin kendini ret ve tenkit edişinde ortaya çıktığını, her kendini ret ve tenkit ediş de iradenin sınırlarını aşmanın eylemidir Topçu için. Ahlaki idealle ahlaki olayları/eylemleri birbirine karıştıran ve insanın ahlaklı olması için öğrenmesinin, eğitilmesinin gerekli olduğunu savunan Eflatun, Sokrates ve İskolastik düşünürlerin, aklı öne alan fikri ahlakını , “Confotmisme Et Rovèlte-İsyan Ahlakı” adlı tezinde, “fikri ahlakın, hareketten arta kalan şey” olduğunu vurgular ve Topçuya göre erdemli ahlakın, gerçekten bir harekete ihtiyacı vardır. Ve bu hareket de tecrübedir. Bu tecrübe de ahlakta mevcuttur. Sosyal dayanışma doktrinlerinin toplum içinde bireye gerekli kıldığı, mutluluk ve faydaya yönelik dayanışmadır. Topçu ise bu sosyolojist düşüncenin, akıl ve tecrübeye dayandığını; iyilikle vazifenin birleştirilmeye çalışıldığını ve bu dayanışmanın, birbirini geçemeyen ikili eşit bir yapı oluşturduğunu ve bu ikili yapıdan hangisinin, diğerine baskın çıkacağının meçhul, bulanık ve kararsız olduğunu düşünür. Toplumda ahlak idealinin, toplumun ihtiyaçlarına göre belirlenmesi, ferdin ahlaki hareketini kısıtlayacağı, ahlaki eylemin, toplumun çıkarlarına göre işleyeceğini ve bunun da, ferdi köleleştireceğini açıklar. Bunu da “namuslu adam ahlakı” kavramı içinde: “ insanı itaate, hareketsizliğe ve körü körüne bağlanmışlığa iter” sözleriyle açıklar.
Ferdin ahlakı, isyanın nihayetinde, toplumun iradesini ret ve tenkit edişle ortaya çıktığını; bu isyanın, iskolastik düşünürlerin sunduğu sosyolojist düşünceye ait benlik ve nefsimize bağlı fikirci ahlaka ait olamayacağını söyleyen Nurettin Topçu, ferdin ahlakını, sonsuzluk üzerinde, yokluk içerisinde, iradesi doğrultusunda, gayesi amacında, evrensel duygu kaynağından doğabileceğini savunur.
“Tarih ve insanlık, isyanımıza yeryüzünde istikamet vermeğe yarayan beşeri aydınlıklardır. İsyan ise, bizden nesillere geçecek olan mukadderatımızın yaratıcısı, tarihte ve insanlık içinde, zamanda ve ebedilik içinde bize mutlak selameti getirebilecek olan sonsuz ve gerçek iradedir.”
AYDOĞDU, H. (2009). "Ahlak Filozofu" ve "Hareket Adamı"" Olarak Nurettin Topçu. A.Ü Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 439.
TOPÇU, N. (2002). Sosyalizm Devrimizin Şeriatıdır. İslâmiyât, 5(2), 131.
TOPÇU, N. (2011). Bergson. İstanbul: Dergah Yayınları.
TOPÇU, N. (2013). İsyan Ahlakı. İstanbul: Dergah Yayınları.
TOPÇU, N. (2013). Türkiye`nin Marif Davası. İstanbul: Dergah Yayınları.
TOPÇU, N. (2014). İradenin Davası Devlet ve Demokrasi. İstanbul: Dergah Yayınları.
TOPÇU, N. (2017). Amerikan Mektupları. İstanbul: Dergah Yayınları.