Kim bilir nereden geldi yada nereye gidiyor!

Her şeyi bilen olmak mümkün hatta farkında olmak kaçınılmaz, buna rağmen emin olamayız bildiklerimizden, tâki yaşayıncaya dek, bir şeylerden emin olmak için gerçeklerle yüzleşecek o cesaret sahip çok az kişi bulunur. Bazen gerçekler bütün bildiklerinizin bir yalan olduğunuda hatırlatabilir veya sizi haklıda çıkarabilir.

Kim bildiklerinin yanlış olduğunu göze alabilir, peki kim kendini davasında haklı olduğunu ispat edecek kadar her şeyi feda etmeyi göze alır. Gerçek asla bizim bildiklerimiz ve anladıklarımızla sınırlı değildir.

Sizce biz ne kadar gerçeğiz veya gerçekleri ne kadar yansıtıyoruz, hayatımızın hangi yönleri gerçek ve hangi yönlerinde biz doğruda oluyoruz, her şeyi bilmek mümkün hatta anlamakta ama doğruyu asıl gerçeği algıladığımızda yaşamın bize her yönü ile belki sıradan, belki dahada anlamlı hale gelebilir. Kim bilir belkide her şey sahte siz bile, işte bunların cevabını bilmek bizlere zor gelir, ve biliriz gerçek herkesin yüzleşeceği bir şey değildir, lakin herkes bir gün gerçekle yüzleşir.

Bir uçurum kenarında olsanız ve yanınızda birileri olsa, bunlar sizin ailenizden yada arkadaşlarınızdan birileri olabilir ve size uçurumundan atlayınca ölmeyeceğinizi söyleseler ve bunun ilk sizin denemeniz gerektiği konusunda sizi ikna etseler bunun cevabını bilsenizde asıl gerçeği cesaretinizden gelip atacağınız adımla anlayabileceksiniz.

Bunun dışında, biri sizden bir süreye bağlı bir eylemde bulunmanızı talep etse ve verilen süre kadar sabredip söylenilen eylemi yerine getirmeniz sonucunda siz maddi ve manevi büyük bir bedel vaadinde bulunulursa bu vaadin gerçekliğini ancak sabredip eylemi yerine getiren bilebilecektir.

Her şeyi bilmek diye bir şey yoktur, aslında bizler bildiklerimizin herşey olduğunun sanarız, aslında biz bir hiçiz ve bunu cesareti olmayanlar bilemez.