ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Dil, din, ırk, renk kavramındaki ayrımcılığa insan değerinin tartışılamaz üstünlüğünden dolayı tüm benliğimle karşıt olmamla birlikte insanı ; karakter ve kişilik eksilikğinde geliştirdiği, dizginleyemediği nefsin kirliliğinde pekiştirdiği, zeka ölçütünde kalan duygusal eğitimle kesinleştirdiği, ahlak bozukluğu sayabileceğim huylarına göre sınıflandırmadan da edemeyeceğim.
Köyde, mahallede, şehirde, sokakta, iş yerinde, dünyada toplumsal yaşamın gerekliliği güdüsüyle topluluklar kuran insanlığın asıl amacı huzur ve yardımlaşmayı sağlayabilecek sistemleri geliştirmek iken, düzenin hala kurulamayışında ki tekneden ; ahlaki sınıflandırmadaki erdemlerden nasibini almamış olanlardır.
Zalimin zulmündeki, hırsızın cebindeki, caninin elindeki, yalancının dilindeki, yanlışın beynindeki, kıskancın gözündeki, fesatın kalbindeki kokuşmuş mikroplar öylesine zararlı ve yaygındır ki, kurulan sistem çelikten bile olsa kemirilip gediklenmekten kendisini kurtaramaz.
Bunlardan en tehlikesi ise fesat mikrobudur. Oluşumun da olumsuz her duyguyu barındırabilir bir özelliğe sahip olduğundan, donanınız yetersiz ise eğer hemen kaçın onun yanından ya da ; ihtiyacımız olan huzur sisteminin şerefine kadeh kaldırıp savaşın onunla…
Çünkü o öyle böyle küçümsenecek bir bela değildir insan hayatında. Ebola virüsü kadar lanetlidir. Kıskançlıkla beslenir, nefis mahkumiyetinin şaşkınlığında bilindik tüm ulvi ve insanı güzelliklere karşı tepkilidir. Eğitimi ne ailevi ne okullu olduğundan tespiti kolay değildir. Üstelik kırk yüzlü maskelerinin bolluğunda içinde gizlendiği organizmayı gözlerden saklamayı iyi bilir…
En önemli silahlarından biri kelimelerdir, oynaşıp durur onlarla çünkü ihtiyacı vardır ona ; koğuculuk yaparken, doğruları çarpıtırken, yanlışları yuttururken, kıskançlığını kapatırken, ortalık karıştırırken…
Fısıltı gürültüsünün tohumlarıdır onlar. Kendi yanlışlarıyla, hatalarıyla, tembellikleriyle, sevgisizlikleri ve saygısızlıklarıyla, kötülükleriyle, elden önden gönderdikleriyle, edindikleri veya edindirildikleri yaşamlarının kalitesizliğinde çevrelerindeki mutlulukları kıskanıp onlara mikrop bulaştırmak isterler !
Bulaştırırlar da..!
Eşler boşanabilir, kardeşler küsebilir, arkadaşlıklar kopabilir, komşuluklar bitebilir, dokuz köy birbirine girebilir ve en kötüsü ise büyüdükçe şekillendikçe hırslandıkça onu fark etmedikçe iç savaş bile çıkabilir.
Bu yüzden ; nefsin şaşkınlığından kurtulmuş, aklın ışığında yol alan erdem yolcularının toplum huzuru adına fesat avcılığı konusunda uzmanlaşması gerekir.
İlk ders benden olsun….
Önce onları tanıyın; ilk şekilsel belirti yüzlerindeki samimiyetsiz sırıtıştır. Dinlemezler genellikle dinler gibi görünürler sadece…
Bütün ; her ne kadar güzel olursa olsun, onlar küçük bir gedik bulup orayı yontmaya çalışırlar can acıtmak için. Sahip olduklarını kendi tercihleriymiş gibi gösterirler, sanki sahip olmadıkları onlara sunulmuş da onlar kabul etmemişler gibi, aranan olamadıkları halde bir kelime hilesiyle ihmal eden onlardır genellikle, kendi yaptıkları edepsizlikleri başkaları üzerinde ise eleştirmek en büyük marifetleridir.
Ama onlar her ne kadar potansiyel tehlike arz etseler de içinde bulundukları gafletin nedeninden bi haber olduklarından sonunda utançlarıyla yüzleşmekten asla kaçamazlar.
Çünkü onlar fesatlığa kafa yorarken Allah’ın lütfu olan zekayı akla dönüştürüp huzur cennetindeki bir dünyayı inşa etme çabasıyla şereflenen nefis hakimleri gece gündüz iş başındadır.