ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Dünyadaki tüm katliamlar durmadıkça ben “ben”i yaşayamam. Sizde sizi yaşamamalısınız.
Martılar yine dans ediyorlardı gözyüzünde, anlamını bilemediğim, tahminimde ulviyat ile süslediğim düzenli dönüşler ile…
Salkım söğütün gölgesi misafirsizdi artık, sonbaharın son güneşleri bu kadar kıymetliyken … Işığın ve ısının bedenime gönderdiği keyifli sinyaller eşliğinde kalbime neşeli bir nağme sunmak istediysem de başaramadım. Tam tersine dilime dolanan Rodrigo’nun gitar konçertosu oldu her nedense…
Ben yine anımı ve “ben”i yaşayamadım. Geçmişi ve geleceği ile insanlığı düşünmekten!
Yaşamın, insan eliyle baltalanan güzelliklerine ağlıyordu notalar… Bir hıçkırık düğümlendi boğazımda… Çayımın soğumuş son yudumunu zor içtim bu yüzden.
İrisim oyun oynamaya başladı bana! Gördüklerimi değil düşündüklerimi sahneledi durmaksızın.
Ne Boğaz’ın grisini izleyebildim simli ışıklar altında, ne elvada diyebildim salkım söğüte gölgesine hürmeten, ne de sevimli garsona bahşiş bırakabildim. Arkama bakmadan çıktım Boğaz’a nazır şık kafeden!
Çünkü; ne keyfi hak ediyordum, ne de “ben”i. Heleki özel bir anı hiç değil, bunca “ben”ler üstelik küçük bedenleri ile Arakan’da huzuru bulmak için Ay’a uçmak isterken!.
Rodrigo hala fısıldıyordu kulağıma, binbir türlü acı hikayeyi şiirleştirerek!
Ağlama küçük bebeğim ağlama, sen mavi kanatlı bir kelebek olup uçaçaksın yakında,
Bak gökyüzündeki “Ay”a! Nasıl da pırıl pırıl parlıyor bizi çağırırcasına,
Yaraların iyileşecek yakında, acıların dinecek,
Binbir mama sunulacak sana Kevser Cennetlerinde,
Rengarek ipekler süsleyecek salınan beşiğini,
Melekler sana işkence etmeyecek, koruyacaklar seni,
Bu dünyayı unutup gideceksin tüm acılarıyla,
Ama birileri asla unutmayacak.
Yanıp kavrulacaklar kendi yaktıkları ateşte sonsuza dek.
Etleri lime lime dökülecek üstelerinden.
Tırnakları sökülecek aynı onların yaptığı gibi.
Şerbet yerine zıkkım içecekler doya doya.
Dipsiz kuyularda paradoksu yaşayacaklar.
Tekrar, yeniden, durmaksızın dibe çökerken.
Gökyüzünün mavisini arayacak gözleri.
Martı sesleri duymak isteyecekler tüm pişmanlıkları ile.
Ateşin horlamasını çağlayanın şırıltısı zannedip, kendilerini kor ateşe atacaklar gaflet içinde.
El-aman dileyecekler Tanrı’dan.
Tanrı seni işaret edecek eliyle!
Özürlerin makamı, işkence gören bebek diye!
Affetme yavrum, affetme!
Benim için affetme!
Çünkü annenin yüreğindeki ateş sonsuza dek sönmeyecek!
Ben “ben”i yaşayamam. Siz de sizi yaşamamalısınız.
Eğer gerçek insansanız.
Dünyadaki tüm katliamlar durmadıkça…