BCA Times
  ÖNE ÇIKAN HABERLER
  • <strong>Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj</strong>
    Altın Kalem Ödüllü Yazar Metin ŞAHİN ile Röportaj
  • Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
    Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi
  • Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
    Yazar Prof. Dr. Dr. Naim Derebaşı ile Röportaj
  • Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
    Yazar Rıdvan Serin ile Röportaj
  • Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
    Yazar İhsan Kutlu ile Röportaj
  • Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
    Yazar Ümmühan Yaşar ile Röportaj
  • Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
    Altın Kalem Ödülleri Sahiplerini Buluyor
  • Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
    Hayatınızı Değiştirecek 20 İnanılmaz Paulo Coelho Sözleri
  • Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
    Abdülhamid Han’ın Altın Saati Açık Artırmada
  • Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül
    Berlin Indie Film Awards’tan ”Leyla Hanım” Filmine Ödül




YAZARLAR

Şafak Tunç / Tarihçi - Yazar
Şafak TUNÇ / Tarihçi - Yazar
Eklenme Tarihi: 3 Nisan 2018, Salı 15:21 - Son Güncelleme: 3 Nisan 2018 Salı, 15:21
Font1 Font2 Font3 Font4



Ayasofya Yapılışından Beri İslam Mabedidir

 

 

Kıymetli okuyucularım!

 

Nisan ayı içerisinde inşaallah AYASOFYA: GEÇMİŞİN KEHANETİ” adlı son kitabım yayımlanmş olacak. Bu kitapta Ayasofya ile ilgili az bilinen bazı hususları anlatmaya gayret ettim.

 

Şimdi size bu kitapta anlattığım bir konu ile ilgili olarak bazı düşüncelerimi anlatmak istiyorum:

 

Ayasofya, İlk yapıldığında Doğu Roma İmparatorluğuna ait bir Bazilika, 1204 yılında Latinler tarafından işgal edilmesinin ardından Roma Katolik Kilisesi, Osmanlı İmparatorluğu zamanında Camii ve Türkiye Cumhuriyeti zamanında da müze olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Peki, bu tarif gerçekten doğru mudur?

 

Fatih Sultan Mehmed’in Doğu Roma İmparatorluğu’na karşı elde ettiği zaferin bir simgesi olarak camiye çevrilen, daha sonra Yavuz Selim döneminde halifelik ile de özdeşleşen bir yapı olarak Ayasofya, 15. yüzyıldan itibaren sadece Ortodoks dünyasının değil, İslam dünyasının da önemli bir merkezi haline gelmiştir.

 

Osmanlı’nın son dönemine kadar camii olarak kullanılan, kullanımı bir saygınlık vesilesi olarak görülen ve mimaride büyüklüğün, azametin ölçütü olarak kabul edilen Ayasofya, 19. yüzyıl öncesi metinlere, özellikle yapımına dair yarı-efsanevî bilgilerle konu olmuştur.

 

Ayasofya ile ilgili olarak doğru yanlış pek çok efsane üretilmiştir. Yapıldığı yerin kozmik durumundan içindeki detaylara kadar neredeyse her şey bir efsaneye dayanıyor. Terleyen direkten, ortasında şifa veren kuyuya, bir kapısının Nuh’un gemisinin bir parçasından yapıldığından kendisinin bizzat ‘Kutsal Kâse’ olduğuna, Ortodoks ve Katoliklerin burada birbirinden ayrıldığından yapı içindeki Hermes sembollerine bu efsanelerin sadece küçük bir bölümünün kaynağını oluşturuyor. Ama hiçbir efsane Ayasofya’nın gerçekleri kadar muhteşem değildir. Ayasofya’nın kendisi başlı başına efsanedir.

 

Bugün ayakta olan Ayasofya Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından, MS 532 – 537 yılları arasında inşa ettirilmiştir. Yani Peygamberimizin doğumundan 34 sene önce. Ayasofya yapıldıktan 73 sene sonra Hz. Muhammed’e ilk vahiy gelmiştir. Jüstinyen burayı yaparken kendi inancının bir gereği olarak Hz. İsa ile gelen Allah dininin bir mabedi olması ve Allah’ın adının zikredilmesi için yapmıştır. AYASOFYA İLK YAPILDIĞI ZAMAN DA İSLAM MABEDİ OLARAK YAPILMIŞTIR. ÇÜNKÜ ALLAH’IN PEYGAMBERİ HZ. İSA ADINA YAPILMIŞTIR.

 

Ayasofya, Allah’ın Hz. Âdem ile başlayan Hz. Muhammed ile kemâl bulan din arzusunun içerisinde Hz. İsa’ya iman eden insanlar tarafından yapılmıştır. İslam Allah’ın peygamberleri ile bildirdiği ALLAH DİNİNİN adıdır. Hz. Muhammed’den önce irsal olunan Hz. İsa’ya iman eden imanlılar bu dinin o zamandaki temsilcileriydi. Hz. İsa’ya iman edenler elbetteki Müslümanlardır.

 

Nitekim Kur’an’da Maide sûresi (5/111) âyetinde;

 

“Ve hani havarilere “Bana ve resulüme iman edin,” diye vahyetmiştim. “İman ettik, demişlerdi ve şahit ol ki bizler MÜSLÜMANLARIZ.” buyrulmaktadır.

 

Âyette açıkça Hz. İsa’ya iman eden HAVARİLERİN kendilerini MÜSLÜMAN olarak ifade ettikleri bizzat Allah’ımız tarafından Kur’an ile tespit edilmektedir.

 

Başlangıçtan beri Allah’ın din arzusunun İSLAM olduğu Kur’an’da şu şekilde açıklanmıştır:

Âl-i İmran/ 83-84-85. âyetlerinde;

 

"Allah dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa ki, semavatta ve arzda ne varsa, hepsi ister istemez HU'ya teslim olmuş, hep döndürülüp HU'ya götürülüyorlar. De ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık. Onların arasında hiçbir fark gözetmeyiz, biz HU'ya teslim olmuşlarız. Her kim İslâm'dan başka bir din ararsa asla kabul edilmez ve İslâm'dan başka din arayan ahirette hüsrana uğrayanlardan olur."

 

921 sene kilise, 481 yıl cami olarak kullanılan ve Allah’a ibadet edilen  Ayasofya’yı yapan I. Jüstinyen’de İstanbul’u fethederek onu camiye çeviren Fatih Sultan Mehmed Han da Ayasofya’da Allah’ın adının anılmasından başka bir şey istemiyorlardı.

 

Endülüs’ün büyük eseri Kurtuba Camii’ni katedral olarak kullanan, Mostar Köprüsü’nün yanına, kocaman bir çan kulesi diktiren Batı bunları yapan devletlere karşı herhangi bir reaksiyon göstermezken bizim fetih hakkımız olan Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesi konusunda söz sahibi değildir.

 

"Allah'ın mescidlerinde o'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. Başka türlü girmeye hakları yoktur. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır." (Bakara 2/114)

 

 

 

 

 


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN