ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Yoğun bir sürecin ardından, uzun bir zaman ara vermek zorunda kaldığım yazılarıma başlamanın mutluluğu ile siz değerli okurlarıma yeniden merhaba demek istiyorum.
Bu süreçle ilgili elbette ki çok yazılacak şeylerin olduğu ve gündemin hızla değiştiği güzel ülkemin dertleriyle, siyaset ve kimsenin kişilik haklarına müdahale yapmadan biraz düşündürerek birazda okurlarımın bir kısmının gönüllerinin tercümanı olmaya çalışıyorum.
Kimimize göre ülkü, kimimize göre dava dediğimiz içi dolu kavramı; toplulukların ve belli bir amaca ulaşmak için kader birliği yapmış insanların ortak gelecek hedeflerini en yükseklere çıkaracağımıza hani söz vermiştik. Peki.. Şimdi neler görüyoruz? Biz olayı yanlış anlamışız meğer. Dava yerine parayı, makamı alanlar hızla yukarlara kendilerini taşımak için tepelere, yükseklere tırmanan “dava arkadaşları” dolu her yer.. Dava, Ülkü nerede mi? Tabii ki yerlerde demeyeceğim ama asla yükseklerde değil, vefalı ve gerçek dava erlerinin omuzlarında tutunmaya devam ediyor.
—–
Son zamanlarda çok fazla hayal kırıklığı yaşadığıma şahit oldum. Sonra bir süre düşündüğümde, çok fazla hayal kurduğumu farkettim. Aslında insan başarmak için hayalini kurmalı ki hedefe odaklanabilsin. Faydasız bir yaşam, erken ölümdür. Biz şupesiz ki inancımız gereği şans değil nasip deriz ama, nasip olacak şeyin hayalini kurduğunuz hedefin sonuçlanması sizin çalışmalarınıza, Allah c.c. “ol” demesidir. Hayalini kurmadığınız sonuca ise kimileri şans kimileri nasip diyerek çalışmadan elde edilebilecek seviyeden bakarak faydasız yaşamı kolaylaştıran, size ait bir şeyi bile geride bırakmadan ölmeye benzer.
Geriye bakılınca iki cümleden fazla hayat hikayesi kuramayan insan, kısa sayılabilecek ömrünün boşa geçtiğini sadece ölümüne çok az kala anlarmış. Akli melekelerini yitirmemiş yaşlı insanlarımızın ömürlerinin son yıllarında çok anlamlı ama basit cümleler kurmasının başka izahı olamaz. Kısa ömrümüzde en değerli olan kazanımlarımız ürettiklerimizdir. Üretmek her zaman en değerlisi ancak ticaret çoğu zaman üretenin hakkını yemek için, kendini yaşatması çok kötü bir algoritma değil midir? Baba çocukları için üretiyor ve onlar için daha güzel bir gelecek hazırlamaya çalışırken, çocuk babanın ürettiği her şeyi yok etmek ve değersizleştirmek için ticari bir mal gibi alıp satıyor. Ticarete konu olan ve acı olan ise ; evladın sadece baba malını satması değil çoğu zaman babasını da satmasıdır.
——-
Yaratılmışların en hayırlısı ve en değerlisi olarak yaratılmış olan insan, her türlü güzelliğin yanında en hafif tabirimle en aşağılık, melanet sahibi de olması aslında hem yaradılışımız gayesine uygun hem de Kur’an a uygundur. Biz eğitilince en değerlisi cahil kalınca en tehlikelisi değil miyiz?
Biz, bunu da bilmiyorum, öğrenmeliyim demenin yerine, başkalarının neleri bilmediğini araştırmayı bıraktığımızda güzel insan,
Biz, ben ne kadar kul ve ne kadar gerçek manada Müslümanım diye kendimizi sorgulamayıp, başkalarının ne kadar Müslüman olduğunu bulmaya çalışan Müslüman ölçer olmayı bıraktığımız da iyi, kamil insan,
Biz, hayvanları seviyorum diye insanlara değer vermeyen sınıfsal aşağılayan, insanı çok değerli buluyoruz diye hayvanlara eziyet ve şefkat göstermeyen “İnsan” olmayı bir kenara bırakırsak, gerçek manada insan oluruz.
Biz, bunların tersini yapmaya devam ederek ..
Bari siz insan olun..