ÖNE ÇIKAN HABERLER |
Bütün söylenmiş ve söyleneceklerden evvel, vefat edenlerin hepsine rahmet, kalanlara sabır, yaralılara şifa diliyorum…
İnsan gerçekten söyleyecek çok şey bulamıyor böyle durumlarda. Çünkü göçük altına uzanan elleri izlediğimiz her video, insanın boğazını düğümlüyor, gözlerini yaşartıyor. Vücudunu evladına siper eden baba, çocuğu kurtulsun diye kendi canından geçmiş anne, yardım eli bekleyen insanlar ve enkaz altından çıkarılınca minnet duyan hayvanlar. İnsan, şunların her biri için saatlerce, içi çıkana kadar ağlayabilir. O kadar üzücü şeyler ki, duygulanmamak için taş kalpli olmak gerekiyor…
Fakat, söylenmesi gereken o kadar çok şey var ki, söylememek olmaz. Siyaset de değil bunlar, hakikat. Toprağın üstünde ırk ayrımı var, din ayrımı var, zengin fakir ayrımı var ama toprağın altında yok. Sokakta birbirini bir kaşık suda boğacak gibi olan Kürt ve Türk, inanan ve inanmayan herkes, toprağın altında nasıl eşit olduğunu anlamalı. Konu eğer insanlıksa, hayatsa, o temas etmekten kaçındığınız el, sizin için tek umut olabiliyor. Enkazın altında ölümle burun burunayken, size uzanan yardım elinin bir Kürt'e mi, yoksa Türk'e mi ait olduğunu umursayamıyorsunuz. Keşke şu acı ibret tablosundan bir parça nasiplenebilsek..
Her olayda neden ne yapabilirizi ve ne olmalıyı konuşmayıp suçlu arıyor, kavga ediyoruz. İlk yardım personelinin neden Kürtçe konuştuğunu biz niye tartışıyoruz? Aklımıza neden ilk deprem vergisi geliyor? Neden hepimiz kendi bakış açımızla her şeyi çok bilir kişiyiz?
Bazı yorumlardan anladığım kadarıyla bir takım ırkçılar iğrenç irinli ağızlarıyla Elazığ’a laf etmişler. Bu mağara adamları, Elazığ kültürüyle ilgili hiç bir şey bilmemektedir. Nasıl bilsin mağarada yaşadığı için anca Nazi bozuntusu olmuş. Mesela Oğuz Türkmen beyliği olan Artukluları bilmez, bu nedenle merkezde ve merkez köylerde Türklerin, çevre köylerde Zaza ve Kürtlerin, balkanlardan, Kafkaslardan göç eden Türklerin, Arnavutların olduğunu; Harput’u , yemek kültürünü, müziğini bilmez. Elazığ’da Türk, Kürt ve Zaza birlikte sorunsuz yaşar. Türkün, kürdün, Zaza’nın devlete sadakati tamdır. Pkk destekçisi olan yok denecek kadar azdır. Kürt de Zaza da vatanı söz konusu olunca en milliyetçi insandır. Bu Nazi bozuntusu mağara adamları gidip orada bir ırkçılık yapsınlar, insanlara hain muamelesi yapsınlar bir görelim başlarına ne geliyor. Bu arada bu mağara adamı ağzı irinli, beyinleri hastalıklı tipler Elazığ’a gitsinler Türklüğü de öğrenirler. İnsanlığı da. Siyasi tercihleri yüzünden oh olsun diyenler hayvan bile olamaz zaten. Topraktaki solucan bile onlardan daha değerli. Hatta lağımdaki kaka bile.
Orada yaşamadığım halde memleketim olması dolayısıyla çok sayıda telefon aldım hiç ummadığım, uzun zamandır görüşmediğim insanlar merak etti, korktu var mı yakınlarında bir şey eviniz zarar gördü mü diye endişe etti çok duygulandım.
‘’ Yakınımız var herkes yakınımız bu memleketin çocuğuyuz. ‘’
Bugün acıda ortaklaşmamız gereken bir gün. Bugün üzüntüde birleşmemiz gereken bir gün. Enkazlar dan çıkan insanların görüntülerini izliyorum. Enkazın altından çıkarılan yaşlı bir teyzeyi izledim. Enkazdan çıkarıldıktan sonra çocuklarım merdivenin altında kaldı diye feryat eden bir anneyi izledim. 112 görevlisiyle iletişimde kalarak yardımcı olan Azize'nin çıkarıldığı görüntüler en sevindiğim görüntülerdi. Bunları izlerken enkaz altında kalanlar için üzüldüm, kurtarma çalışmaları yapan insanların gayretini saygıyla izledim. Enkazdan çıkanların çilesi bitmeyecek, bu kara kışta evsiz kaldılar. Bunları düşündüm. Daha hala enkaz altında insanlar varken, daha cenazeler bile kaldırılmamışken, insanlar kara kışta dondurucu soğukla mücadele ederken bugünün önceliği üzüntüde birleşmek olmalı. Elinden yapacak bir şey gelenler, bu insanlar için elinden geleni yapmalı. Elinden bir şey gelmeyenler kendi inancına göre dua etmeli, bu mağdurlar için iyilik dilemeli. Şu an kendilerini bir anda cehennemin içinde bulan mağdur insanlar var, bir süre herkesin yardım kampanyaları çalışmalarının odağında olacaklar, yakında muhtemelen onlar dondurucu soğuklarla uğraşırken, yakınlarını kaybedenler yas tutarken bir tv programında onların adına yardım toplama şovu yapılacak, herkes onların mağduriyeti üzerinden prim kasma yarışına girecek, sonra da kendi acılarıyla baş başa kalıp unutulacaklar. Ateş düştüğü yeri yakacak. Bu mağdur insanların acılarını, yaşadığı sıkıntıları odağına almadan , onları yok sayarak depremle ilgili konuşan herkes bana o enkazların üzerinde tepiniyormuş gibi geliyor. Şu anki ayrışmanız, sidik yarışınız, kavganız enkazın altından çıkar çıkmaz çocuklarım merdivenin altında kaldı diyen annenin en büyük derdi, değil mi?
Son olarak ; Depremi yaşayan ve etkilenen herkese geçmiş olsun.
Oradaki insanların, sizin siyasi tartışmalarınızdan, etnik köken sorgulamalarınızdan, vergi eleştirilerinizden çok, yardıma, desteğe ihtiyacı var.
Türkiye bir deprem ülkesidir. Türkiye çok diri, agresif fayların sınırında, aktif plaka tektoniği üzerinde yer alan bir ülkedir. İnsanları depremler değil, binalar öldürüyor. Bilinçlenmemiz, daha çok bilinçlenmemiz lazım. Yapılan hazırlıkların hepsi deprem sonrası süreç için. Asıl hedefimiz deprem öncesi hazırlıklar olmalı.
Umarım ölü ve yaralı sayısı daha da artmaz. Yaralılar çabucak iyileşir. Ve insan, toprağın üzerindeki bu gereksiz çekişmelerini, kasıntısını, çalımını, birbirine üstünlük kurma çabasını terk edebilir.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, umarım depremin yaraları devletimiz tarafından en kısa sürede sarılır…